31 Temmuz 2010 Cumartesi

3 ayda 20 kilo vermek burmehe uygunmudur?


2009 yılı American İNDİGO DERGİSİ mart sayısında yayınlanan bir makalede bitki çaylarının zayıflama üzerindeki olumlu sonuçlarına yer verilmişti. Ben, bir diyetisyen olarak kilo problemi yaşayan hastalara bitki çaylarını öneriyorum. Peki, nedir bu bitki çayları? Her şifalı ot, zayıflamaya yardımcı olur mu? Tabii ki bu mümkün değil. Doğal ortamda yetişen kekik, yeşil çay, biberiye, mate ve funda yaprağının ortak bir özelliği var. O da şu: Bu bitki yaprakları kış aylarında insan vücudunda biriken toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor. Ama bu diyetin yanında gün içerisinde alınan besinlere çok dikkat etmek gerekir. Eğer sıkı bir gıda diyetinin yanında günlük iki ya da üç bardak taze demlenmiş bitki çayları da kullanılırsa kilo vermeye yardımcı olur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise bu bitkilerin bir uzman kontrolünde alınmasıdır.
Hemen hemen her aktarda kolaylıkla bulabileceğiniz birkaç bitki ile 3 ayda toplam 20 kilo vermek çok kolay. Kışın aylarında aldığınız kiloları ve yaza formda girmeniz bu formül ile mümkün. 5 i 1 yerde diye bilinen bu formül sizin 3 ayda 20 kilo vermenize yardımcı olarak formunuzu korumanızı sağlayacak. Bitki çaylarının günümüzde hemen hemen her diyette kullanıldığını herkes bilmekte. Bitki çaylarında bulunan yüksek besin değerleri ve manganez sayesinde açlık hissinizi ve şeker dengenizi dengede tutarak kolaylıkla kilo vereceksiniz.
Her aktarda bulunması mümkün olan kekik, mate yaprağı, funda yaprağı, yeşil çay ve biberiye ile yapacağın karışımı günde 3 fincan içerek kolay yoldan kilo verebileceksiniz. Uzmanlarında tavsiye ettiği bu yöntem herkesimin sağlıklı olarak kilo vermesine olanak sağlıyor. Yapımı ise çok basit
Kaynamış olan birer çay kaşığı kekik, mate yaprağı, biberiye, funda yaprağı ve yeşil çay ilave edilir. İlave edildikten sonra 10 dakika kadar demlenmesi beklenir ve süzülerek içilir.
Yapmanız gereken İkinci Şey İse; 3’i bir yerde formülü ile 3 ayda 20 kilo vermeniz mümkün ! Mate yaprağı, kekik, funda yaprağı, biberiye ve yeşil çaydan oluşan karışımı günde 3 fincan içmeniz yeterli. Yağ eritici, tok tutucu ve sindirim sistemini kolaylaştırıcı bitki yapraklarından oluşan b

30 Temmuz 2010 Cuma

Karpuz Diyeti ile Burmehle yazın zayıflayın

Yazın sıcak günlerinde diyet yapmak her zamankinden daha basit. Atım Çekim Gücü YükseK Olduğu Şu Günlerde karpuz diyetini raHatıklla uygulayabileceğiniz bu tarihlerde . İşte bu sıcak yaz günlerinde sizi serinleterek kilo vermenizi sağlayacak bir diyet öneriyorum.BU DİYET İLE 7 KİLO VERMEK MÜMKÜN…

29 Temmuz 2010 Perşembe

Kalori yakmanın 20 yolu

Sadece hayat tarzınızı değiştirerek güvenli bir şekilde kilo verebilirsiniz. Nasıl mı?
Özel yiyecekler almadan, pahalı diyet kulüplerine katılmadan sadece hayat tarzınızı değiştirerek güvenli bir şekilde kilo verebilirsiniz.


1- Kilo almanın en önemli nedenlerinden biri yemek aralarında atıştırmaktır. Atıştıracağınız zamanlarda su için.

2- Buzdolabınızı boşaltın. Böylece hem para harcamazsınız hem de sizi atıştırmaya iten neden yok olur.

3- Yeterince uyuyun. Böylece, yiyerek alacağınız enerjiyi uyurken toplamış olursunuz.

4- Alkol, ekmek ve karbonhidratlardan uzak durun.

5- Karanlık ortamlarda bulunmamaya ve akşamları bir saat önceden uyumaya çalışın. Eğer akşam bir şeyler izlemek istiyorsanız. Karanlık değil, aydınlık bir ortamda yapın bunu.

6- Mutlaka kahvaltı yapın. Bu size gün içinde harcamanız gereken enerjiyi verecektir ve öğlen yemeğinde çok acıkmayacaksınız.

7- Öğün aralarında yeme istedi doğduğunda, sevdiğiniz bir müziği dinleyin. Araştırmalar, müzik dinlediğinizde de sevdiğiniz bir yemeği yediğinizde de beyninizin aynı bölgesi uyarılıyor.

8- Ayakta hiçbir şey yemeyin.

9- Yeşil çay için. Araştırmalar gösteriyor ki, yeşil çay içmek vücuttaki kalorilerin yakılmasında çok etkili. Günde 3 bardak yeşil çay içmeye çalışın.

10- Yediğiniz şeye konsantre olun. Televizyon seyrederken, bir şeyler okurken ya da e-maillerinize cevap verirken yemeyin.

11- Dışarı çıkın. Günde en az 20 dakika dışarıda oturmaya ya da yürüyüş yapmaya özen gösterin. Çünkü gün ışığı yeme isteğinizi kontrol etmenize yardımcı oluyor.

12- Sağlıklı şeyler yiyin. Dışarıda yemek yediğiniz zaman çocuk mönüsü ya da sossuz salata yiyin.

13- Kendinizi çok fazla zorlamayın. Diyet programınızı yaparken 1200 kalorinin altına düşmemeye özen gösterin.

14- Bahçe işleriyle uğraşın. 1 saat bahçe işiyle uğraşmak 500 kalori yakmanızı sağlar.

15- Asansör kullanmak yerine merdivenden çıkın.

16- Ev işi yaparak da kalori yamanız mümkün. Ufak tefek ev işleriyle uğraşın.

17- İp atlayın. Bu muhteşem bir egzersizdir ve diğerlerinden daha eğlencelidir.

18- Sık ama az yiyin.

19- Çikolatayı çok seviyorsanız, her akşam bir parça (küçük tabi ki) çikolata yiyin.

20- Kendinizi sıkıntıya sokmayın, her şey beyinde biter. 

3 günde 3 kilo verin!

Yaz geldi. Fazla kilolar daha çok göze batıyor. Her şeyi denediniz ve işe yaramadı mı? Bir de 3 günde 3 kilo diyetini deneyin! Hem çok zorlanmayacağınız hem de kısa sürede sonucu görebileceğiniz için moraliniz yerine gelecek. 

• Günlük kalori: 1200 Kcal 
• Uzun sürede dengeli bir şekilde kilo verebileceğiniz bir diyet. Bu diyeti istediğiniz kiloya ulaşasıya dek 7 günlük periyotlar halinde uygulayabilirsiniz. 

• Yüzde 54 Karbonhidrat, yüzde 16 Protein, yüzde 30 yağ içeriyor. 

1. GÜN 

• Sabah : 1 tost, 2 çay kaşığı tereyağı, yarım bardak greyfurt, 1 fincan kahve, su ya da çay 

• Öğle : 1 tost, yarım porsiyon ton balığı, yarım muz, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

• Akşam : 1 elma, 85 gram tavuk, 1 tas haşlanmış bezelye, 1 bardak greyfurt suyu, 1 kup vanilyalı dondurma, 1 fincan kahve, su ya da çay. 


2. GÜN 

Sabah : 1 tost, 1 haşlanmış yumurta , yarım muz, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

Öğle : 1 tabak yoğurt, 2 bisküvi, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

Akşam : Yarım bardak greyfurt suyu, yarım kup vanilyalı dondurma, yarım muz, 1 adet sosis, 1 porsiyon haşlanmış brokoli, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

3. GÜN 

Sabah : 1 elma, 1 bisküvi, 1 dilim yağsız peynir, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

Öğle : 1 tost, 1 haşlanmış yumurta, 1 fincan kahve, su ya da çay. 

Akşam : 1 porsiyon ton balığı, 1 bardak greyfurt suyu, yarım kup vanilyalı dondurma, yarım muz, 1 tabak karnabahar, 1 dilim karpuz (ya da kavun), 1 fincan kahve, su ya da çay. 

Eren Eroğlun’dan Diyeti Sabote Eden Hataları Sizlere Anlattı…


Uğraşıyorsunuz, didiniyorsunuz ama bir türlü umduğunuz kadar kilo veremiyorsunuz! Bu hiç başınıza geldi mi bilemem ama birçok kişi zayıflamak üzere rejim yaptığı halde istediği hedefe ulaşamaz. Bunun iki sebebi var; en önemlisi gerçekçi hedefler koymamak. Diğeriyse rejim sırasında uygulama hatalarına düşmek. Gelin, dar pantolonlara sığmanızı engelleyen rejim hatalarını gözden geçirelim.
ÇOK KALORİ KISITLAMAKEğer kısa zamanda hızla kilo vermek için ani ve çok kalori kısıtlamasına gidilmişse, sadece greyfurt yenilip sebze çorbası içiliyorsa, vücut bir kıtlık olduğunu düşünmeye başlar ve enerjiyi ekonomik kullanmak üzere depodaki yağı yavaş yakmaya meyleder. Aynı, işten çıkan birinin parasını tasarruflu kullanması gibi, vücut da aç kaldığı için daha daha yavaş kilo verme eğilimindedir. O nedenle günde 1000 kalorinin altındaki diyetler kilo kaybettirmez; sadece ızdırap verirler.
KAHVALTIYI ATLAMAKKaloriyi kısmanın en kolay yolu kahvaltıyı atlamakmış gibi gelir çoğu rejim yapana ama insan bu yüzden bütün gün açlık hissederek dolaşır, hazırlanmış diyet listeleri delinir ve açlığı bastırmak için abur cubur devreye girer. Bir de bakmışsınız kahvaltıyı keserek kazandığınız kalorilerin iki katını orada burada atıştırarak geri almışsınız. Oysa protein ve liften zengin bir kahvaltı, gün boyu açlık hissinizi bastırır, bağırsak hareketlerini düzenler ve metabolizmayı hızlandırır.
HESABI KAÇIRMAKAna öğünlerde yediklerinizi, en ince detaylarına kadar kaydediyorsunuz ve salatada kaç marul yaprağı olduğunu hesaplıyorsunuz. Fakat arada atıştırdıklarınızdan ne haber? Uzun günde oruç tutan çocuklar gibi ‘Bir yudum sudan bir şey olmaz,’ diye tüm susuzluğunuzu gideriyor olabilirsiniz. Orada biraz cips, burada bir ısırık kek derken günün sonunda yediğiniz toplam kalori, almayı umduğunuzun iki katı olabilir.
HİÇBİR ŞEY ATIŞTIRMAMAKBilinçsizce önüne geleni atıştırmak nasıl santimlere santim eklerse, ne yediğini bilerek küçük ara öğün atıştırmaları da açlığı kontrol ederek belirlenen diyet programına uyumu kolaylaştırır. Atıştırmalar metabolizmanızı da yüksek viteste tutarak daha fazla enerji harcanmasına yardımcı olur. Fındık, ceviz gibi yüksek proteinli atıştırmalıklar tercih edilirse zayıflamak kolaylaşır.
DÜŞÜK YAĞLI YİYECEKLERDüşük yağlı yiyecekler zayıflama rejiminizde önemli bir rol oynayabilir ama ‘Nasıl olsa bunlarda yağ az,’ diye normalde yiyeceğinizin üç katını yerseniz değil zayıflamak, kilo bile alırsınız. Yağı az demek, kalorisi de az demek değildir. Şekerin ya da patatesin içinde de hiç yağ yoktur ama kimse düşük kalorili olduklarını söyleyemez. Doğru beslenme stratejileri oluşturmak için neyin ne kadar besin değeri taşıdığını üç aşağı beş yukarı öğrenmek ve hazır gıdaların üzerindeki etiketleri doğru okuyabilmek gerekir.
İÇECEKLERDEKİ KALORİLERDiyet programında kaloriler hesaplanırken nedense içeceklerle alınanlar göz ardı edilir. Fakat bir kremalı kahvenin 500 kalori olduğu düşünülecek olursa işin boyutu daha iyi gözler önüne serilir. Sadece onlar değil, ‘Meyve suyudur sağlıklıdır,’ diye içilenler bile bir bardağında epeyce kalori taşır. Hadi onu geçtik doygunluk hissi verseler bari! O da olmaz; bir sürü kalori almanıza rağmen kendinizi hâlâ aç hissedersiniz.

Silah şakası ölümle bitti

Tırhan Köyü Alay kasabası yolu üzerinde meydana gelen olayda, Emrah Noyer, Bursa'dan gelen halasının oğlu Berat Aydın'ın elindeki ruhsatsız silahla şaka yaptığı esnada tüfeğin ateş alması sonucunda ağır yaralandı. Yakınları tarafından Niğde Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Noyer, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Olay sonrasında Emrah Noyer'in cesedi Niğde devlet hastanesi morgunda yapılan otopsi sonrasında ölüm sebebinin belirlenmesi için Adana Adli tıp kurumuna gönderilirken, olayı gerçekleştiren Berat Aydın Jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. Olayla ilgili cumhuriyet savcığı tarafından başlatılan soruşturma devam ediyor.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

İsviçrede gerginlik!

Maça girmek için sırada bekleyen ve stat çevresindeki çeşitli cafelerde zaman geçiren iki takım taraftarları birbirine girdi. 
Young Boys ile Fenerbahçe arasında bugün oynanacak Şampiyonlar Ligi 3.Ön Eleme Turu ilk maçı öncesinde Stade De Suisse'in çevresi karıştı.

Facebook’a dev rakip geliyor

Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberde, şirketin Playdom Inc, Electronic Arts'a bağlı Playfish ve Zynga Network ile görüştüğü ifade edildi. Söz konusu üç şirket, Facebook'taki Farmville, Treetopia, Pet Society ya da ''Who has the biggest brain?'' gibi oyunlarda uzmanlaşmış bulunuyor.
Haberde, şirketin Facebook modeli bir hizmet vermeye hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin soruya Google'ın Başkanı Eric Schmidt'in, ''Dünyanın böyle bir şeyin kopyasına ihtiyacı olmadığı'' yönündeki cevabına da yer verildi.
şirketi TechCrunch'tan bu ay başında yapılan açıklamada, Google'ın Zynga'ya 100 milyon dolarlık yatırım yaptığı kaydedilmişti.
Google'ın yeni hizmetinin ne zaman için planlandığı ise henüz bilinmiyor.

27 Temmuz 2010 Salı

7 Günde 7 kilo verin !


merhabalar az önce bir komşumuz geldi ve yeni bir diyete başladığını bu diyetle 7 günde 7 kilo verilebileceğini söyledi. oğlu ve gelini 5 gün denemişler ve 5 kilo vermişler. kendisi dün başlamış ve 1,5 kilosu gitmiş bile. evet yazıyorum ayrıntılarını. öncelikle her gün çay kahve bitki çayı ve su sınırsız serbest. diğer günler de bütün gün aynı şeyi yiyeceksiniz. isterseniz hepsini sabah yiyin istediğiniz kadarı öğlene ayırın vs. orası size kalmış. üst limite uymak kaydı ile istediğinizi yapabilirsiniz.
1. gün 10 taneye kadar yumurta yenecek.
2. gün yarım kilo domates yarım kilo salatalık
3. gün 1 kg tavuk göğsü
4. gün 1 kg haşlanmış patates
5. gün 1 kg meyva. ancak karpuz kavun gibi şekerli meyvalar değil. erik kiraz vs yenecek
6. gün 1 kg haşlanmış kabak
7. ve son gün 1 kg elmadan şekersiz komposto yapılacak.

Limon Diyeti İle Zayıflama


Hem de 7 günde 2 kilo vereceksek! Kilo vermek istiyorsanız, haftada 7 bin kalori az almalısınız. haftada 7 bin kalori az almalısınız. Yani her gün bin kaloriyle veda etmelisiniz. Bir hafta süreyle uygulayacağınız bu diyette yağ alımı en aza indiriliyor ve günlük alınan kalori ortalama olarak 1200 kalori civarındadır. Toksinleri attırma özelliğine sahip olan limon, vücudun su tutmasını ve dolayısıyla da selülit oluşumunu önlüyor.
Limonun Faydaları
Limon, güzelliğine düşkün olan kadınların özellikle tüketmesi gerektiği sebzeler arasında yer almalıdır.

Tabii ki bu diyetin faydaları bunlarla sınırlı değil; 1 hafta içinde hiç zorlanmadan 2 kilo verebilirsiniz de!
>

Uçarak zayıflama Kung Fu




































Milâdî 745 yılında Orta Asya'da kurulan Uygur Devleti, Türk kültür tarihinde önemli bir yer tutar. Bu devlet İran kültürünün etkisiyle Aramî alfabesini kabul etmiş, Türk dilinde tarihte ilk defa kitaba bağlı yazılı bir Türk edebiyatı meydana getirmiştir. Bu devlet döneminde Türkçe, bürokrasi dili haline gelmiş, devletin resmî yazışmaları Türkçe yapıldığı gibi, Sanskritçeden, Çinceden Türkçeye kitaplar tercüme edilmiştir. Uygurlar onuncu asırda batı komşuları Doğu Karahanlıları da etkilemişler, bu devlette yazışmalar Uygur harfleriyle Türkçe olarak yapılmıştır. On üçüncü yüzyılda Moğollar da devlet işlerinde Uygur asıllı kâtipler bulundurmuşlardır. Bu kâtipler vasıtasıyla Türk kültürü Çin'i, İran'ı, hatta Kore'yi etkilemiştir.


Kur'an dışında Arapça ilk kitaplar VIII. asrın başlarında; Farsça kitaplar ise, X. yüzyılda Samaniler döneminde meydana getirilmeye başlanmıştır. Bir rivayete göre, Kur'an Türkçeye bu yüzyılda çevrilmiştir. Günümüzde Meşhed Kütüphanesi'nde Gazneli Mahmud'un (öl.1030) annesi için çevrildiği bilinen Türkçe bir Kur'an tercümesi parçası vardır. Yine, onuncu yüzyılda Uygurların saraylarında Uygur harfli kitaplar görülür. XI. asırda Doğu Karahanlıların resmî dili Türkçe olmaya devam etti. Bu yüzyılda Kaşgar'da yaşayan Yusuf Has Hacib, 1069 yılında Türkçe manzum olarak "Kudadgu-Bilig" adlı önemli bir eser yazdı.




Anadolu'ya XI.-XII. yüyıllarda Türkler'in yerleşmesiyle Anadolu, İran, Suriye ve Irak'taki Selçuklu saraylarında, ordugâhlarda, Türk halkı arasında Türkçe konuşulmasına rağmen devlet, resmî yazışmalarında Arapça ve Farsça kullandı. Uzun süren savaşlar, Anadolu halkı arasında anonim Türkçe destanlarını meydana getirdi. "Danişmend Gazi destanı", "Battal Gazi destanı", "Dede Korkut destanı" bu gibi eserlerdendir.


- Elimizde bulunan ve müellifi bilinen Anadolu'da yazılmış en eski kitap "Tuhfe-i Mubarrizî" adlı tıp kitabıdır.


- Müellifi, Harezm asıllı bir tabip olan Hakîm Bereket'tir.




- Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflaması sonucu bağımsızlıklarını ilan eden Beylikler, devlet işlerinde Türkçe kullanılmasını teşvik ettiler. Bunlardan Karamanoğulları Beyliğinin başındaki Karamanoğlu Mehmed Bey, 1276 yılında Konya'yı ele geçirince devlet işlerinde Türkçe'nin kullanılmasını emretti.


- nadolu'daki diğer beylikler de aynı yolu izlediler. 1299 yılında Osmanlı Beyliğinin kurulmasından sonra da Türkçe gelişti. XV. asırda Türkçe, Osmanlılarla batıda, Timurlularla doğuda bir bürokrasi ve ilim dili oldu.



- Sultan Veled'in (öl.1312) çeşitli şiirleri Türkçe idi. Önemli eserlerden biri de Hacı Bektaş Veli'nin (öl.1271) "Makalât"ıdır. Yunus Emre'nin (öl.1325 civarı) "Divan"ı; Ahmed Fakih'in (öl.1231) "Çarhnâme" adlı manzum eseri; ?Ali'nin "Kıssa-i Yusuf"unu da hatırlatmak gerekir


- XIV. asırda Türkçe gelişmesine devam etti


Gerek Osmanlılar, gerek Anadolu beyleri Türkçe'yi korudular. Öyle ki, Orhan Gazi vakfiyesini Türkçe olarak yazdı.


 XIV. asırda Osmanlılar adına Türkçe yazılan ve Türkçeye tercüme edilen kitapların sayısı 40'tan fazladır.


Bu devirde Türkçe kitap yazanlar arasında "Mantıku't-tayr"ın mütercimi Gülşehrî; "Merzuban-nâme" ve "Kâbus-nâme" mütercimi Şeyhoğlu; "Garib-nâme"nin yazarı Aşık Paşa;



"Envaru'l-aşikîn", "Ahmediye" ve "Acaibu'l-mahlukât tercümesi" adlı kitapların sahibi Ahmed Bican ve Ahmed-i Dai gibi ünlü kişiler sayılabilir.


XV. asırda Anadolu'da Türkçe yüzden fazla eser yazıldı


Türkçe, bağımsız bir bürokrasi ve ilim dili, Arapça ve Farsçanın yanı sıra İslâm dünyasının üçüncü büyük kültür dili olmuştur.


Bu asırdan sonra Türkçe telif ve tercüme, artarak sürmüştür.


Mayın temizleme ihalesini bu kadar tepkiden sonra İsrail firması almayabilir. Bu demek değildir ki



Mayın temizleme işinden sonra bu alanda tarım yapacak tarım işçilerinin barınmaları için haklı olarak Suriye ile Türkiye arasında


 510 Km boyunca yerleşim alanları oluşturulacaktır. Bu yerleşim alanlarına bizim köylülerin yerleşeceğini düşünmek enayilik olsa gerek.


Bu aşamadan sonra Türkiye ve Suriye arasına yerleşen Yahudiler buradan her iki ülkeyi rahat rahat karıştırabileceklerdir.


 Kendilerine daha rahat hareket edebilme imkânı sağlanan İsrail gizli servisi tarla faresi kılığında elini kolunu sallayarak


faaliyetlerini yürüterek, her iki ülkede de etnik ayrıştırmayı körükleyerek iç karışıklık çıkarılacaktır.



İsrail devletinin kuruluşu 19. Yüzyılda dağınık bir şekilde yaşayan Yahudilerin İngiltere’de vaad edilen topraklar üzerinde


bir Yahudi devleti kurmak için bir araya gelmeleri ile başlar. İngiliz hükümetinin desteğini de alan Yahudiler


İngiliz hükümetine 1848 yılında bir tamim yayınlatarak Filistin deki İngiliz konsolosluğunu Yahudileri korumakla görevlendirir.


1870 li yıllara gelindiğinde vaad edilmiş topraklarda devlet kurmak isteyen Yahudi hareketin merkezi Rusya ya kayar ve


Theodore Herlz bu hareketin başına geçer. Yahudi devletinin ancak kutsal topraklar üzerinde kurulacağına inanan



 yahudiye yetecek kadar büyüklükte toprak almayı planlamaktadır.


1870 Yılından itibaren Filistin’de toprak alarak tarımsal faaliyetlere başlayan Yahudiler küçük küçük


Yahudi yerleşim alanları oluşturmaya başlarlar. 1896 yılına gelindiğinde Filistin toprakları üzerinde Yahudilere ait 17 tarım kolonisi kurulmuştur.


Filistin toprakları üzerinde iyice yerleşen Yahudiler Abdulhamid Han’a bazı tekliflerde bulunarak Aristokratik Cumhuriyet kurmak için izin isterler.


Devlet kurma izni karşılığından Borç batağında olan Osmanlıya tüm borçlarını ödemek, Filistin de Osmanlılar için savaş üssü kurmak


Osmanlının Avrupa’daki dış siyasetine destek vermek ve Filistin de Türk öğrencilerin okuyacağı üniversite



 bana değil milletime aittir. Milletim bu Devleti kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır.


O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehid


 düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmışlardır. Türk Devleti bana ait değildir.


Türk milletinindir ve ben onun hiçbir parçasını veremem." diye cevap vermiştir.


Abdulhamid Han’ın red cevabına rağmen devlet kurma ısrarlarını devam ettiren Yahudiler 1908 Meşrutiyetinden


 sonra çıkarılan kanunlarla hızlı bir şekilde toprak almaya devam etmişlerdir.



İngiliz mandası altındaki Filistin toprakları belfor planı çerçevesinde hızlı bir şekilde el değiştirerek Araplardan alınarak Yahudilere verilir. Bu durumu fark eden Araplar protesto eylemlerine başlarlar. 1929 yılında Kudüslü Araplar ile Yahudiler arasında on beş gün süren kanlı çarpışmalar olur. Devam eden süreçte Filistine Yahudi göçü devam eder.


İkinci dünya savaşından sonra İngiltere’nin sonra Amerikanın desteğini de alan Yahudiler Filistin meselesini Birleşmiş milletlere götürerek meselenin çözülmesini istedi. Birleşmiş Milletler 1947 Yılında Filistin’in biri Yahudi diğeri Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına Kudüs’ün ise Birleşmiş Milletler denetimine bırakılmasına karar verdi.


Birleşmiş milletlerin kararından tatmin olmayan Araplar ile Yahudiler arasında iç savaş çıktı. 14 mayıs 1948 İngiliz mandasının sona ermesi üzerine David Ben Gurion bağımsız İsrail Devletinin kurulduğunu açıkladı.


Bağımsız İsrail devletinin kurulmasını kabul etmeyen Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak İsrail’e savaş açtı. İsrail bir yıl süren savaşta Yetmiş Beş bin askeri olmasına rağmen beş Arap devletini yenerek topraklarını daha da genişletti.


1967 Yılına gelindiğinde Mısır birliklerinin Şarmel Şeyhi işgal etmeleri üzerine 2. İsrail Arap savaşı çıktı. Çok kısa süren bu savaşı da Arap ülkelerinin mağlubiyeti ile sonuçlandı ve İsrail Kudüsün tamamını, Sina Yarımadasını ve Suriye’nin güney batı kesimini ele geçirdi.



Hemen hemen islam dünyasında yazılan her eserden, Türkçe eserler meydana getirilmiştir. Bunlar: din ve dil ilimleri, tarih, coğrafya, felsefe, riyaziyat, fizik, kimya, tıp, zooloji, botanik, sihir, rüya tabiri konulu ve ansiklopedik eserlerdir.


































Milâdî 745 yılında Orta Asya'da kurulan Uygur Devleti, Türk kültür tarihinde önemli bir yer tutar. Bu devlet İran kültürünün etkisiyle Aramî alfabesini kabul etmiş, Türk dilinde tarihte ilk defa kitaba bağlı yazılı bir Türk edebiyatı meydana getirmiştir. Bu devlet döneminde Türkçe, bürokrasi dili haline gelmiş, devletin resmî yazışmaları Türkçe yapıldığı gibi, Sanskritçeden, Çinceden Türkçeye kitaplar tercüme edilmiştir. Uygurlar onuncu asırda batı komşuları Doğu Karahanlıları da etkilemişler, bu devlette yazışmalar Uygur harfleriyle Türkçe olarak yapılmıştır. On üçüncü yüzyılda Moğollar da devlet işlerinde Uygur asıllı kâtipler bulundurmuşlardır. Bu kâtipler vasıtasıyla Türk kültürü Çin'i, İran'ı, hatta Kore'yi etkilemiştir.


Kur'an dışında Arapça ilk kitaplar VIII. asrın başlarında; Farsça kitaplar ise, X. yüzyılda Samaniler döneminde meydana getirilmeye başlanmıştır. Bir rivayete göre, Kur'an Türkçeye bu yüzyılda çevrilmiştir. Günümüzde Meşhed Kütüphanesi'nde Gazneli Mahmud'un (öl.1030) annesi için çevrildiği bilinen Türkçe bir Kur'an tercümesi parçası vardır. Yine, onuncu yüzyılda Uygurların saraylarında Uygur harfli kitaplar görülür. XI. asırda Doğu Karahanlıların resmî dili Türkçe olmaya devam etti. Bu yüzyılda Kaşgar'da yaşayan Yusuf Has Hacib, 1069 yılında Türkçe manzum olarak "Kudadgu-Bilig" adlı önemli bir eser yazdı.




Anadolu'ya XI.-XII. yüyıllarda Türkler'in yerleşmesiyle Anadolu, İran, Suriye ve Irak'taki Selçuklu saraylarında, ordugâhlarda, Türk halkı arasında Türkçe konuşulmasına rağmen devlet, resmî yazışmalarında Arapça ve Farsça kullandı. Uzun süren savaşlar, Anadolu halkı arasında anonim Türkçe destanlarını meydana getirdi. "Danişmend Gazi destanı", "Battal Gazi destanı", "Dede Korkut destanı" bu gibi eserlerdendir.


- Elimizde bulunan ve müellifi bilinen Anadolu'da yazılmış en eski kitap "Tuhfe-i Mubarrizî" adlı tıp kitabıdır.


- Müellifi, Harezm asıllı bir tabip olan Hakîm Bereket'tir.




- Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflaması sonucu bağımsızlıklarını ilan eden Beylikler, devlet işlerinde Türkçe kullanılmasını teşvik ettiler. Bunlardan Karamanoğulları Beyliğinin başındaki Karamanoğlu Mehmed Bey, 1276 yılında Konya'yı ele geçirince devlet işlerinde Türkçe'nin kullanılmasını emretti.


- nadolu'daki diğer beylikler de aynı yolu izlediler. 1299 yılında Osmanlı Beyliğinin kurulmasından sonra da Türkçe gelişti. XV. asırda Türkçe, Osmanlılarla batıda, Timurlularla doğuda bir bürokrasi ve ilim dili oldu.



- Sultan Veled'in (öl.1312) çeşitli şiirleri Türkçe idi. Önemli eserlerden biri de Hacı Bektaş Veli'nin (öl.1271) "Makalât"ıdır. Yunus Emre'nin (öl.1325 civarı) "Divan"ı; Ahmed Fakih'in (öl.1231) "Çarhnâme" adlı manzum eseri; ?Ali'nin "Kıssa-i Yusuf"unu da hatırlatmak gerekir


- XIV. asırda Türkçe gelişmesine devam etti


Gerek Osmanlılar, gerek Anadolu beyleri Türkçe'yi korudular. Öyle ki, Orhan Gazi vakfiyesini Türkçe olarak yazdı.


 XIV. asırda Osmanlılar adına Türkçe yazılan ve Türkçeye tercüme edilen kitapların sayısı 40'tan fazladır.


Bu devirde Türkçe kitap yazanlar arasında "Mantıku't-tayr"ın mütercimi Gülşehrî; "Merzuban-nâme" ve "Kâbus-nâme" mütercimi Şeyhoğlu; "Garib-nâme"nin yazarı Aşık Paşa;



"Envaru'l-aşikîn", "Ahmediye" ve "Acaibu'l-mahlukât tercümesi" adlı kitapların sahibi Ahmed Bican ve Ahmed-i Dai gibi ünlü kişiler sayılabilir.


XV. asırda Anadolu'da Türkçe yüzden fazla eser yazıldı


Türkçe, bağımsız bir bürokrasi ve ilim dili, Arapça ve Farsçanın yanı sıra İslâm dünyasının üçüncü büyük kültür dili olmuştur.


Bu asırdan sonra Türkçe telif ve tercüme, artarak sürmüştür.


Mayın temizleme ihalesini bu kadar tepkiden sonra İsrail firması almayabilir. Bu demek değildir ki



Mayın temizleme işinden sonra bu alanda tarım yapacak tarım işçilerinin barınmaları için haklı olarak Suriye ile Türkiye arasında


 510 Km boyunca yerleşim alanları oluşturulacaktır. Bu yerleşim alanlarına bizim köylülerin yerleşeceğini düşünmek enayilik olsa gerek.


Bu aşamadan sonra Türkiye ve Suriye arasına yerleşen Yahudiler buradan her iki ülkeyi rahat rahat karıştırabileceklerdir.


 Kendilerine daha rahat hareket edebilme imkânı sağlanan İsrail gizli servisi tarla faresi kılığında elini kolunu sallayarak


faaliyetlerini yürüterek, her iki ülkede de etnik ayrıştırmayı körükleyerek iç karışıklık çıkarılacaktır.



İsrail devletinin kuruluşu 19. Yüzyılda dağınık bir şekilde yaşayan Yahudilerin İngiltere’de vaad edilen topraklar üzerinde


bir Yahudi devleti kurmak için bir araya gelmeleri ile başlar. İngiliz hükümetinin desteğini de alan Yahudiler


İngiliz hükümetine 1848 yılında bir tamim yayınlatarak Filistin deki İngiliz konsolosluğunu Yahudileri korumakla görevlendirir.


1870 li yıllara gelindiğinde vaad edilmiş topraklarda devlet kurmak isteyen Yahudi hareketin merkezi Rusya ya kayar ve


Theodore Herlz bu hareketin başına geçer. Yahudi devletinin ancak kutsal topraklar üzerinde kurulacağına inanan



 yahudiye yetecek kadar büyüklükte toprak almayı planlamaktadır.


1870 Yılından itibaren Filistin’de toprak alarak tarımsal faaliyetlere başlayan Yahudiler küçük küçük


Yahudi yerleşim alanları oluşturmaya başlarlar. 1896 yılına gelindiğinde Filistin toprakları üzerinde Yahudilere ait 17 tarım kolonisi kurulmuştur.


Filistin toprakları üzerinde iyice yerleşen Yahudiler Abdulhamid Han’a bazı tekliflerde bulunarak Aristokratik Cumhuriyet kurmak için izin isterler.


Devlet kurma izni karşılığından Borç batağında olan Osmanlıya tüm borçlarını ödemek, Filistin de Osmanlılar için savaş üssü kurmak


Osmanlının Avrupa’daki dış siyasetine destek vermek ve Filistin de Türk öğrencilerin okuyacağı üniversite



 bana değil milletime aittir. Milletim bu Devleti kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır.


O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehid


 düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmışlardır. Türk Devleti bana ait değildir.


Türk milletinindir ve ben onun hiçbir parçasını veremem." diye cevap vermiştir.


Abdulhamid Han’ın red cevabına rağmen devlet kurma ısrarlarını devam ettiren Yahudiler 1908 Meşrutiyetinden


 sonra çıkarılan kanunlarla hızlı bir şekilde toprak almaya devam etmişlerdir.



İngiliz mandası altındaki Filistin toprakları belfor planı çerçevesinde hızlı bir şekilde el değiştirerek Araplardan alınarak Yahudilere verilir. Bu durumu fark eden Araplar protesto eylemlerine başlarlar. 1929 yılında Kudüslü Araplar ile Yahudiler arasında on beş gün süren kanlı çarpışmalar olur. Devam eden süreçte Filistine Yahudi göçü devam eder.


İkinci dünya savaşından sonra İngiltere’nin sonra Amerikanın desteğini de alan Yahudiler Filistin meselesini Birleşmiş milletlere götürerek meselenin çözülmesini istedi. Birleşmiş Milletler 1947 Yılında Filistin’in biri Yahudi diğeri Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına Kudüs’ün ise Birleşmiş Milletler denetimine bırakılmasına karar verdi.


Birleşmiş milletlerin kararından tatmin olmayan Araplar ile Yahudiler arasında iç savaş çıktı. 14 mayıs 1948 İngiliz mandasının sona ermesi üzerine David Ben Gurion bağımsız İsrail Devletinin kurulduğunu açıkladı.


Bağımsız İsrail devletinin kurulmasını kabul etmeyen Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak İsrail’e savaş açtı. İsrail bir yıl süren savaşta Yetmiş Beş bin askeri olmasına rağmen beş Arap devletini yenerek topraklarını daha da genişletti.


1967 Yılına gelindiğinde Mısır birliklerinin Şarmel Şeyhi işgal etmeleri üzerine 2. İsrail Arap savaşı çıktı. Çok kısa süren bu savaşı da Arap ülkelerinin mağlubiyeti ile sonuçlandı ve İsrail Kudüsün tamamını, Sina Yarımadasını ve Suriye’nin güney batı kesimini ele geçirdi.



Hemen hemen islam dünyasında yazılan her eserden, Türkçe eserler meydana getirilmiştir. Bunlar: din ve dil ilimleri, tarih, coğrafya, felsefe, riyaziyat, fizik, kimya, tıp, zooloji, botanik, sihir, rüya tabiri konulu ve ansiklopedik eserlerdir.

AKUPUNKTURUN zayıflama yöntemi

Batı düşüncesi olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirir. Çin düşüncesine göre ise, çeşitli olgular bir bütünlüğün parçasıdır ve birbirleriyle ilişki içindedir. Düşünce temelindeki bu farklılıklar, tıbbi uygulamada da kendini gösterir. Batı tıbbı analitiktir; derin nedensel bağlantılara girer, ayrıntılı sınıflamalar yapar. Çin tıbbında ise, semptomlar ve bulgular hep birlikte değerlendirilerek toparlanır ve bir bütüne varılmaya çalışılır

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Hatay’da gerilim hat sefaya yükseldi

Hatay'ın Dörtyol ilçesinde, 3 polis memurunun hayatını kaybetmesi ve 1 polisin yaralanmasından sonra Emniyet Müdürlüğü önünde toplanan vatandaşlar, uyarılara rağmen dağılmadılar.

VATANDAŞ SOKAĞA DÖKÜLDÜ
Polis aracına uzun namlulu silahlarla saldırılmasının ardından araçla kaçan saldırganların yakalanması amacıyla geniş kapsamlı operasyonların ve Emniyet Müdürlüğü önünde ''dur'' ihtarına uymayarak kaçmaya çalışan ve kısa sürede yakalanan şüphelilerin sorgusunun sürdürüldüğü belirtildi.

Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz de olayın ardından incelemede bulunmak ve bilgi almak amacıyla Dörtyol ilçesine geldi.

Alınan bilgiye göre, Özerliçay Mahallesi'nde görev devir teslimi yapan polis aracına, sahte plakalı kapalı kasa kamyonetten silahlarla ateş açılması sonucu 3 polis memurunun hayatını kaybettiği, 1 polisin yaralandığı Dörtyol'da, Emniyet Müdürlüğü önünden silah seslerinin duyulması ve zanlıların yakalandığı yönündeki söylentiler üzerine vatandaşlar Emniyet Müdürlüğü önünde toplandı.

Emniyet Müdürlüğü önünde terörü lanetleyen vatandaşlar, yetkililerin uyarılarına rağmen dağılmayarak, eylemlerini devam ettiriyorlar.

EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI ÖNÜNDEKİ OPERASYON
Kaymakam Hayri Sandıkçı'dan alınan bilgiye göre, polis aracına yönelik saldırının ardından ekipler bir yandan operasyonları başlatırken, diğer yandan da önlemleri arttırdı. Bu arada Emniyet Müdürlüğü önünden geçen şüpheli bir araç görevliler tarafından durdurulmak istendi. ''Dur'' ihtarına rağmen araçtakiler kaçmaya çalışınca, operasyon gerçekleştiren ekipler, takip başlattı. Ekipler, kısa sürede, kaçan araçtaki şüphelileri yakaladı.

Olayı duyan ve Emniyet Müdürlüğü binası önünde toparlanan vatandaşların galeyana gelmesini önlemek amacıyla, ekipler havaya ateş açtı. Bunun üzerine Emniyet Müdürlüğü'ne yönelik saldırı olduğu ve saldırıyı gerçekleştirenlerin yakalanan otomobildeki kişiler olduğunu sanan vatandaşlar, bina etrafında toplandılar.

Yakalananların şüphelilerin kendilerine verilmesini isteyen vatandaşlar, binaya girmelerine müdahale eden polis ekiplerine zorluk çıkardılar. Bu nedenle jandarma ekiplerinden yardım istendi. Bina önüne panzer getirildi ve güvenlik önlemleri artırıldı.

İl Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç da vatandaşlara yönelik polis aracından megafonla anons yaptı. Kılıç, ''Lütfen sakin olalım, gerekeni yapıyoruz. Dörtyollu vatandaşlarımız sizleri sükunete davet ediyorum'' şeklinde konuştu.

Bazı vatandaşlar ise panzerlerin üstüne çıkmaya çalıştılar. Dağılmaları yönünde uyarılar devam ederken, vatandaşlar da eylemlerini sürdürüyorlar.

İl Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç ile Dörtyol Kaymakamı Hayri Sandıkçı, İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Yavuzyolcu ve Belediye Başkanı Fadıl Keskin'in vatandaşları sakinleştirmeye yönelik girişimleri sürüyor.

Polis aracına yönelik saldırıda Ali Hacit Arat, Hasan Aslan ve Emre Yalçın hayatını kaybetmiş, ağır yaralanan Fatih Yıldız Dörtyol Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak, yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı.

25 Temmuz 2010 Pazar

Taş fırın erkeğine küpeli damat

'Çocuklar Duymasın', komik sahneleriyle yine izleyenleri ekrana kilitleyecek. Yeni bölümlerde Haluk'un, (Tamer Karadağlı) kızı Duygu'nun (Hayal Garip) erkek arkadaşıyla yaşadığı diyaloglar seyirciyi kahkahaya boğacak.
SİNİR EDİYOR!Duygu'nun arkadaşı Berke, (Ceyhun Fersoy) tavırları, saçları ve küpesiyle Haluk'u yeni bölümlerde oldukça sinirlendirecek. Saçı, küpesi, alışkanlıkları, tavırları, Haluk'u çıldırtıyor. Motosiklet kullanması, yalnız yaşaması da Haluk'u en çok rahatsız eden detaylardan... Ancak Duygu bu genci çok seviyor ve Haluk'un eli, kolu bağlanıyor.

Genç kızların göğüsleri dağlanıyor

Afrika ülkesi Kamerun’da özellikle kırsal bölgelerde artan tecavüz ve genç yaşta hamilelik sorunlarına vahşi bir çözüm getirildi.

Kızlar 9 yaşında ergenliğe giriyor
Ülkede erkeklere çekici görünmemeleri için ergenliğe giren kız çocukların göğüsleri sıcak taşlar, hindistancevizi kabukları, ısıtılmış bıçaklar ve buna benzer maddeler bastırılarak düzleştirilmeye çalışılıyor.  Ülkenin beslenme tarzı ve iklimi nedeniyle Avrupa ortalamasından daha erken, 9 yaş civarında ergenliğe giren kız çocukları, bu yaşta cinsel istismara uğramaya başlıyor.
EMZİREMİYORLAR
Kamerunlu anneler kızlarının göğüslerini sıcak taşlarla ezerek vücudun normal gelişimini engelliyor. Çoğu zaman süt bezleri ezilen genç kızlar anne olduklarında bebeklerini emziremiyor. Yaraların mikrop kapması ve yanık izleri de vahşi işlemin yan etkileri. Bu gelenek Afrika’nın başka ülkelerinde uygulanan kadın sünnetiyle karşılaştırılarak tartışmalara neden oluyor.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Ebru Akel yalnız tatil yapıyor

Ebru Akel, yanında sevgilisi Abdullah Oğuz olmadan Bodrum'da tatil yapıyor.Vaktini kitap okuyarak geçiren Akel, Princess Otel'in beach'inde takılıyor.

Fenerbahçe’nin borcu açıklandı

Fenerbaçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu olağan toplantısı yapıldı.

Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri'nde, Yüksel Günay başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, kulübü başkanı Aziz Yıldırım ile yöneticiler Nihat Özdemir, Cihan Kamer, Şekip Mosturoğlu, Vedat Olcay, Mithat Yenigün, Abdullah Kiğılı, Hüseyin Topbaş, Yasemin Merçil ve Hakan Dinçay da hazır bulundu.

Yönetim kurulu faaliyet raporunu okuyan kulüp başkan vekili Nihat Özdemir, çok istemelerine rağmen geçen sezon futbol takımının son maçta atamadığı bir gol sonucunda şampiyonluğu kaçırdığını hatırlatarak, yönetim kurulu olarak üzerlerine aldıkları sorumluluk duyguları içinde gerekli önlemleri alma çabasına girdiklerini ifade etti.

Christoph Daum ile olan sözleşmelerini karşılıklı feshettikten sonra futbol takımı teknik direktörlüğüne getirdikleri Aykut Kocaman'ın başarılı olacağına yürekten inandıklarını kaydeden Özdemir, ''Sayın Aykut Kocaman kamp ve transfer çalışmalarına başlamıştır. Kamp çalışmaları olumlu geçmiştir. Çeşitli takımlarla hazırlık maçları oynayan takımımız son olarak Spor Toto Dostluk Kupası maçında Galatasaray karşısında 76 dakika 10 kişi oynamasına rağmen 1-0 galip gelerek kupayı müzemize götürmüş bulunmaktadır'' diye konuştu.

Futbol takımına yaptıkları takviyeleri anlatan Özdemir, Caner Erkin, İlhan Eker, Stoch ve Dia'nın yanı sıra Denizlispor'dan genç oyuncu Recep Niyaz'ı kadrolarına kattıklarını, transfer çalışmalarının sürdüğünü belirtti.

Altyapıdan yetişen Gökay, Berk, Okan ve Ertuğrul ile sözleşme yenilediklerini bildiren Özdemir, bu genç isimlerin başarıyla görev yapmalarını arzuladıklarını ifade etti.

Geride kalan 2009-2010 sezonunda futbol dışı faaliyetlerde son derece başarılı bir dönem geçirdiklerini anlatan Nihat Özdemir, diğer branşlardaki başarıları ve çalışmaları anlatarak sözlerini sürdürdü.

DENETLEME KURULU RAPORU
Denetleme kurulu raporunda, kulübün 30 Haziran 2010 tarihine kadar tahakkuk eden borç toplamının 189 milyon 320 bin 818 lira olduğu açıklandı.

Kulübün 2015 yılına kadar ödemesi gereken bu borcu bulunurken, geçmiş yıllardaki kar payı gelirleri dikkate alındığında, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında Fenerbahçe Sportif A.Ş'den her yıl için ortalama 108.3 milyon lira kar payı beklentisi olduğu kaydedildi.

ÜYELERİN GÖRÜŞLERİ
Yönetim kurulu ve denetleme kurulu raporları üzerine söz alarak konuşan yüksek divan kurulu üyelerinden Kemal Açıkgöz, Aykut Kocaman'ın sahip olduğu futbol bilgisiyle yeni görevine layık olduğunu, ancak bir anda mucize beklenmemesi gerektiğini ifade etti.

Önemli olanın sahaya yansıtılacak güzel futbol olacağını anlatan Açıkgöz, ''Aykut bu işin tam ehli. Son iki maçta yavaş yavaş farkını gösterdi'' dedi.

Eski yönetici Köksal Özbek, Aziz Yıldırım başkanlığındaki süreçte 13. yılını yaşayan kulübün sportif ve sosyal bağlamda olağanüstü derecede güzel ve faydalı tesisler kazandığını, ancak tapusu kulübe ait bulunan gayrimenkullerin eksikliği veya yeterli miktarda olmayışı gerçeğinin bulunduğunu anlatarak, ''Dağınık yerleşimlerle yeni yeni sosyal tesisler yapmak yerine tapulu arazi satın alma hususuna olağanüstü şekilde önem verilmelidir. Orta ve uzun vadede arazilerin kazanacağı değer kulübün mali güvencesi olacaktır'' şeklinde konuştu.

Divan kurulu toplantılarında genelde mali konularla ilgili eleştirilerde bulunan Kerim Kerimoğlu ise bugünkü toplantıda da yine yönetim kurulu üyeleri ve divan kurulu üyelerini kızdırdı. Son mali genel kurul öncesi hazırlanan raporla kürsüye çıkan Kerimoğlu, kulübe yazı yazarak bazı sorulara yanıt istediğini, ancak gerekli yanıtları alamadığını ifade ederek sitemde bulundu. Kerimoğlu, yeni bütçede eski borçlar için kaynak ayrılmadığını savundu.

Divan kurulu üyesi Nezih Duru ise Galatasaray maçının 14. dakikasında kırmızı kartla oyun dışında kalan futbolcu Selçuk Şahin'i eleştirdi. Duru, Selçuk'un, şampiyonluğun yitirildiği Trabzonspor mücadelesinde de hakeme itirazından dolayı görev yerini kaybettiğini ve golün yenilmesinde hatası olduğunu savunarak, bu tip bireysel hataların takıma zarar verdiğini anlattı.

Toplantıda söz alan Fenerbahçe Mali İşler Koordinatörü Abdülkadir Kuşin, Kerimoğlu'nun sorularının hiçbirinin yanıtsız bırakılmadığını, yönetim kuruluna yönelttiği her sorunun cevabının faaliyet raporunda bulunduğunu kaydetti.

NİHAT ÖZDEMİR SELÇUK'U SAVUNDU
Üyelerin görüşlerinin ardından söz alan kulüp başkan vekili Nihat Özdemir, yönetim kuruluna yöneltilen bazı sorulara yanıt verdi.

Nezih Duru'nun futbolcu Selçuk ile ilgili eleştirisi nedeniyle sarı-lacivertli oyuncuyu savunan Özdemir, ''Kulübümüzdeki her sporcu değerlidir. Her zaman başarılı olmazlar. Hata hiç yapamazlar diye bir şansları yoktur. Selçuk, unutulmamalıdır ki, geçtiğimiz sezon Ali Sami Yen Stadı'nda oynadığımız maçta attığı bir şut ile takımına galibiyet golünü kazandırdı. Şampiyonlukta iddiamızı artıran bir dönüm maçıydı. Hakemin ayağı ayağına yanlışlıkla çarptı. Milli futbolcunun böyle bir şey yapacağına inanmıyorum'' ifadelerini kullandı.

Köksal Özbek'in konuşmasındaki tapulu mal konusunda da Özdemir, ''Bu konuya önem veriyoruz. Fenerbahçe'nin bugün tapuları birikti ve artarak devam ediyor'' dedi.

Özdemir ayrıca, İstanbul dışındaki Fenerbahçe derneklerinin sayısının 146 olduğunu bildirdi.

"KULÜP BAŞKANI AZİZ YILDIRIM: ''BENİ BİR TEK SUÇLAYAMAYACAĞINIZ ŞEY PARADIR''
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Yüksek Divan Kurulu toplantısında yaptığı açıklamada, eleştiriye her zaman açık olduğunu ifade ederek ''Beni bir tek suçlayamayacağınız şey paradır'' dedi.

Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri'nde yapılan toplantıda, üyelerden Kerim Kerimoğlu'nun mali konulara ilişkin eleştirileri üzerine son bölümde söz alıp konuşma yapan Yıldırım, üyelere kendileriyle ilgili maddi anlamda hiçbir şüpheleri olmaması gerektiğini söyledi.

Yüksek Divan Kurulu toplantılarında yapılan eleştirilerin kendileri için yol gösterici olduğunu kaydeden başkan Yıldırım, şunları kaydetti:

''Herkesin konuşması gerektiğine inanan bir insanım. Ama her seferinde de burada bizi tahrik edercesine söylendiği zaman bunlar bizi üzüyor. Lütfen bu kürsüde söylediğiniz bir şeyin arkasında duralım ve doğru olduğuna inanarak söyleyelim. Beni bir tek suçlayamayacağınız şey paradır. Para dışında her türlü suçlama yapabilirsiniz. Maddi anlamda Fenerbahçe'ye zarar veren veya bununla ilgili bir şey olduysa bu konular arkasında bir şey bulamazsınız. Bütçe şöyle olmuş, deftere böyle yazılmış... Bunları ben değiştirmedim. Ben geldiğim zaman ne vardıysa aynı şeyler devam ediyor. İyileştirmek için belki bir şeyler yapmış olabilirim.''

''BORÇ VARDIR, OLACAKTIR''
Yaptıkları yatırımların Fenerbahçe Kulübünün geleceği için önemli adımlar olduğunu anlatan Aziz Yıldırım, ''Fenerbahçe Spor Kulübünün borcu vardır, olacaktır, borç olmadan da büyüme şansı yoktur'' dedi.

Bugün kulübe kazandırılan değerlerin yıllar geçtikte artarak daha da değerleneceğini anlatan Yıldırım, ''Çünkü bunlar gayrimenkul. Bu paraları buralara yatırmasaydım, toplamasaydım, gidip de oyuncu alsaydım, o oyuncular gitseydi elimizde bunlar olmasaydı daha mı iyi olurdu acaba... Hep yatırım yaptık. Elimizden geldiği kadar yatırım yapacağız. Neresi olursa olsun arazi almak lazım. Buna inanan bir insanım. Yatırımlar devam edecek'' şeklinde konuştu.

''EN UFAK BİR ŞEY BULABİLİRSENİZ BİZ ZATEN BURADA OLMAYIZ''
Kulüp başkanı Yıldırım, üyelere maddi konularda kendilerinden hiçbir şüpheleri olmaması gerektiğini ifade etti.

Kerim Kerimoğlu'ndan, Yüksek Divan Kurulu toplantılarında gerginlik yaratmaması isteğinde bulunan Yıldırım, şöyle konuştu:

"BURANIN HUZURUNU BOZMAYALIM"
''Bizi tenkit ederken maddi anlamda hiçbir şüpheniz olmazsın. Rica ediyorum. Bulabileceğiniz en ufak bir şey olursa, o zaman zaten biz burada olmayız. Biz, bir maça bilet alıp giren insanlarız. Lütfen altında bir şey aramayın. Altında bir şey varsa, biz olmayız diyorum. Tekrar tekrar söylüyorum. Burada bir aile ortamı var, aile ortamını bozmayalım. Buranın huzurunu bozmayalım. Tenkit edin, ama şahsi ve kişisel şeylere girmeyelim.''

Aziz Yıldırım, ''Hep beraber inşallah gönlümüze göre geçen bir sezon yaşarız'' şeklindeki sözlerle konuşmasını bitirdi.

18 Temmuz 2010 Pazar

Dışişleri Bakanı’nın kızı evlendi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kızı Meymune Davutoğlu, İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dursun Topçu'nun oğlu Talha Topçu ile Cemile Sultan Korusu'nda düzenlenen nikah töreniyle evlendi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın kıydığı nikahta, çiftin şahitliklerini, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan ile Ali Rıza Yapar ve Ömer Öztürk yaptı.

Topbaş'ın, ''Çiftin nikahına şahitlik eder misiniz?'' sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, ''Şahidiz, Allah mübarek etsin'' derken, Başbakan Erdoğan ''Şahit oldum. Allah'tan mutluluklar diliyorum'' yanıtını verdi.

Aynı soruya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Ben de şahidim. Allah'tan mutluluklar diliyorum'', Ali Babacan ise ''Şahidim, hayırlı uğurlu olsun'' dedi.

Nikahın ardından evlilik cüzdanını geline veren Cumhurbaşkanı Gül, iki değerli arkadaşının çocuklarının nikahına hep beraber şahitlik yaptıklarını, bundan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
''Allah mutlu, mesut etsin. Allah aile saadeti versin. Memleketimize, vatanımıza, ailelerimize faydalı inşallah güzel evlatlarınız olsun. Onlar da faydalı güzel çocuklar olsun. Ben Tayyip Bey'den belediye başkanlığı döneminde nikah cüzdanının kime verildiğini öğrenmiştim. Onun için kızımıza veriyorum. O daha iyi saklıyor. Gerektiğinde hemen buluyor, çıkartıyor, veriyor. Tekrar tebrik ediyorum.''

Gül, konuşmasında ''Tayyip amcanızın size bir tavsiyesi var'' diyerek sözü Başbakan Erdoğan'a bıraktı.

Başbakan Erdoğan da çifte mutluluklar dileyerek, ''Sayın Cumhurbaşkanımız, bir şey demeyi unuttular. Biz diyoruz ki; en az 3 tane çocuk istiyoruz. Çünkü bu milletin sizler gibi değerli yavrularımızın oluşturduğu ailelere ihtiyacı var. Milletimize, vatanımıza faydalı nesiller yetiştirmenizi bekliyoruz. En kötü gününüz böyle olsun'' dedi.

Nikah töreninin ardından, nikah şahitleri ve ailelerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirildi.

Nikah törenine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan, Bakanlar Kurulu üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile çok sayıda davetli katıldı.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Mutlu evliliğin sırrı daha az beklenti

Ayrıca eşiyle iyi bir iletişim ve her zaman affetmeye hazır olmak da mutluluğa giden bir diğer altın yol.Formun Üstü Ohio ve Florida üniversitelerinde çalışan  uzmanlar, 82 çifti dört yıl boyunca ayrı ayrı 'sorguladı'.
Elde edilen sonuçlara göre, ilişkilerinin başında eşlerinden beklentileri çok yüksek olanlar, kısa bir süre sonra gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldıklarında derin hayal kırıklıkları yaşadı.
Ancak beklentileri yüksek olup da buna karşılık affedici, hoşgörülü olan ve eşlerinin olumsuz davranışlarına uygun kılıf uydurmasını bilenler, olumsuzluk yaşamadı. Araştırma ekibinin başkanı Prof. James McNulty, sonucu şöyle yorumladı: "Eşinize yönelik beklentileriniz yüksek olduğunda, mutlu olmak sizin becerilerinize bağlı. Beklentileriniz yüksek olup da yerine gelmediğinde yine de buna hoşgörüyle bakabiliyorsanız mutlu olursunuz." 

Tuba hamileliği doğruladı

Hamile olduğu dedikoduları kulaktan kulağa yayılan Ünsal, önceki gün bir yıldır birklikte olduğu sevgilisi Murat Pilevneli'den bebek beklediğini ilk kez açıkladı. Güzel oyuncu, "Evet hamileyim. Çok mutluyum ve huzurluyum. Şu anda daha fazla soru sormayın. Bu mutluluğu yaşıyoruz. Nerede doğum yapacağıma henüz karar vermedik. Amerika'da mı bilmiyorum. Doğum yaklaştığı zaman belli olacak" dedi.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Ankara’da PKK üyesi 1 kişi tutuklandı

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 7'si öğrenci, 1'i atık kağıt işçisi 8 kişi, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısına ifade verdi.
Savcı, şüphelilerden 6'sını serbest bırakırken, 2'sini ''terör örgütü üyeliği'' suçlamasıyla, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğine çıkarılan şüphelilerden 1'i tutuklandı.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

KPSS sınavı kötü geçince intihar etti

kpss sınavı kötü geçtiği için kendisini iple asarak intihar etti. Bütün ailesi çileden çıktı.

13 Temmuz 2010 Salı

Artan terör olaylarıyla Polis Özel Harekat timleri sahaya iniyor

Müdürlükleri 4'ten 10'a çıkarıldı
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 38. Dönem Özel Harekat Kursu'nu başarı ile tamamlayan kursiyerlerin mezuniyet törenine katıldı. Bir konuşma yapan Atalay, "Bakanlık olarak polis teşkilatımızda profesyonelleşmeye büyük önem veriyoruz. Gelişen ve değişen şartlara göre nitelikli birimler oluşturmayı bu dönemde daha bir önemli görüyoruz. Özel Harekat birimimiz de bu birimlerin başında gelmektedir. Bu birimimiz günün değişen ve gelişen şartlarına göre zaman içinde çok çeşitli görevler üstlenmiştir. Personel sayısını daha artırmak , eğitimlerini güçle hale getirmek için özel çabalar sarf ettik. Ve doğrusu bu birimimizi polis teşkilatı içinde çok özel konumda tutuyoruz" dedi.

Özel Harekat biriminin kurulduğu günden beri terör örgütlerinin muhtemel silahlı eylemlerini engellemek, gerçekleştirilen eylemlerin faillerini yakalamak, uçak, araç, bina gibi kapalı alanlarda rehin alınan kişileri kurtarmak gibi çok önemli görevleri başarı ile yerine getirdiklerini belirten Atalay, "Bundan sonra da kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getireceklerden şüphemiz yoktur. Bu birime büyük önem veriyoruz. Merkezde 4 olan şube müdürlüğü sayısını 10'a çıkardık. Birimizi yeni hizmet binasına taşıdık. Araç, gereç olarak takviye ettik. Eğitim alanını yeniledik" diye konuştu.

Tam donanımlı profesyonel
Özel Harekat biriminin kurulduğu yıldan bu yıla kadarki en yüksek sayıya ulaştığını belirten Atalay, bin polisi daha eğitimden geçireceklerini vurgulayarak, "Hedefimiz şudur; birim tam donamlı ve daha profesyonel hala gelecek. Kritik olaylara anında ve etkin şekilde müdahale edebilecek, hareket kabiliyeti yüksek, örnek bir birim haline gelecektir. Bunun için buraya daima önem veriyoruz. Personel seçerken de titiz davranılmakta. Gönüllülük esası uygulanmakta. Tabi her meslekte gönüllük belki önemli ama bu

meslekte gönüllülük her yerdekinden daha önemlidir" dedi. Polis okullarından kendilerinin tercihi alınarak seçim yapıldığını söyleyen Atalay, yüksek okul mezunlarından polis seçilirken özel harekatı tercihe alacaklarını da ifade ederek "Kimse zorla diğer birimlerden bu birime alınmamıştır" ifadelerini kaydetti.

Özel Harekat polislerinin kendilerine verilen görevlerde minimum hata ile çalışmaları gerektiğine işaret eden Atalay, onun için çok üst düzeyde mesleki eğitim düzenlediklerini belirterek, "Hatta kurs sırasında bu dayanıklığı göstermeyenlerden elenenler olabiliyor" şeklinde konuştu.

Polis eğitiminde iki konuya çok önem verdiklerine dikkat çeken Atalay, bunların 'hukukun üstünlüğüne bağlılık' ve 'insan haklarına saygı' olduğunu kaydetti. Atalay, geçmişte yapılan bazı hataların tekrar yapılmaması için özellikle özel harekat polislerine bu eğitimin verildiğini belirterek, bu konularda hassas olunmasını istedi. Atalay, aksi takdirde telafisi mümkün olmayan sonuçların meydana geldiğini ifade ederek, kurumun saygınlığı ve polisin itibarini daima en önde tutulmasını istedi. Özel Harekat

polislerinin yurtdışında da kendilerine verilen görevleri başarı ile yerine getirdiklerini vurgulayan Atalay, mezun olan personele başarılar dileyerek, "Bunların tamamı doğu ve güneydoğuya gönderiliyorlar, çalışmalarında başarılar diliyorum" dedi.

Polislere yeni statü getirilen yasa ile 'başpolislik' ve 'kıdemli başpolislik' statüsünün sisteme dahil edildiğini belirterek, ara kademelere kavuştuğunu kaydeden Atalay, emniyet teşkilatının yüzde 90'ını oluşturan polislere amir olma şansı getirildiğini ifade etti. Atalay, böylelikle polislikte emeklilik yaşının da 3 yaş artırılarak 52'den 55 yaşa çıktığını kaydetti.

Törene Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Özel Hareket Daire Başkanı Cahit Cemil Yurtsever ve mezunların yakınları katıldı.

166. polisin mezun olduğu törende dereceye girenlere Bakan Atalay, sertifikalarının yanısıra çeşitli hediyeler verdi. Törende özel hareket polislerinin yaptıkları gösteriler nefes kesti. Nişancılık, yakın dövüş gösterilerin yanısıra helikopterden inen özel harekat polislerinin rehine kurtarma operasyonu izleyicilerin yüreklerini ağızlarına getirdi. Ayrıca özel eğitimli K-9 köpeklerinin, helikopterden özel hareket polisleri ile birlikte iniş yapmaların ardından saldırganı etkisiz hale getirmeleri büyük

alkış aldı. Gösteriler, paraşütle atlama ve tören yürüyüşü ile son buldu.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Tecavüz bebeğine devlet sahip çıkacak

Antalya’nın Serik İlçesi'nde 1964 yılında zihinsel ve bedensel engelli olarak dünyaya gelen A.Y., babasının uyuşturucudan sabıkalı olması nedeniyle Antalya Yetiştirme Yurduna yerleştirildi.
KAZA YAPINCA GERÇEK ORTAYA ÇIKTIYurtta barınan A.Y.’ye iddiaya göre, 4 ay kadar önce bir güvenlik görevlisi tecavüz etti. Olayın duyulması üzerine yine iddiaya göre Antalya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, A.Y.’nin izini kaybettirmek için Kars’a gönderdi. Kars Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü de bir süre barındırdığı A.Y.’yi, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın Kars’a gelmesi üzerine Siirt’e göndermek için yola çıkardı.
İl Müdürlüğü bünyesinde çalışan iki temizlikçi kadın eşliğinde 8 Temmuz günü gönderilen A.Y., Sarıkamış’ın Karakurt Köyü yakınlarında otobüsün kaza geçirmesi üzerine yaralandı. Trafik kazasında bir eli ve ayağı kırılan A.Y., Kars Devlet Hastanesi Ortopedi Servisine kaldırıldı ve burada hamile olduğu anlaşıldı.
CHP'Lİ ÖĞÜT BİZZAT İLGİLENİYOROlayı Ankara’da öğrenen CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, 9 Temmuz günü Kars Devlet Hastanesi Ortopedi Servisinde tedavi gören A.Y.’yi ziyaret etti. Tecavüz edenin ismini bilmediğini anlatan ve gözyaşı döken A.Y.’nin durumunu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’la görüştüğünü açıklayan Milletvekili Ensar Öğüt şu bilgiyi verdi: “Bakana, ‘tecavüze uğrayan zihinsel ve bedensel engelli çocuk, doğuracağı bebeğine nasıl bakacak?’ diye sordum. Devlet Bakanı, A.Y.’nin Siirt’teki kadın sığınmaevine yerleştirileceğini ve hamile olduğu için sürekli doktor kontrolü altında tutulacağını söyledi. Bakan Selma Aliye Kavaf, ‘Bebek ve annesi doktor kontrolunda olacak. Doğumdan sonra çocuğu devlet sahiplenecek’ dedi. Ayrıca, tecavüz edenin ortaya çıkarılmasını da bakandan istedim.” 
zayıflama sohbet - zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh fatmagülün suçu ne - dizi izle dizi izle mp3 dinle mp3 indir film izle yabancı dizi kral oyun Sohbet Siteleri Sohbet mynet sohbet I escort really bayan escort do not understand vip escort the business istanbul escort I know, but ankara escort really I do not izmir escort know Can.