31 Mayıs 2010 Pazartesi

Ekonomi dünyasından ilk tepkiler

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, “İsrail, kural ve insanlık tanımaz tavırları ile bütün dünyanın tepkisini toplarken, İsrailli yöneticiler artık akıllarını başlarına almak zorundadır” dedi.

ASLA VE ASLA KABUL EDİLEMEZ
Yalçıntaş, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısını “asla ve asla kabul edilemez” olarak değerlendirdi. İsrail'in bütün dünyanın gözleri önünde işlediği suçlarına bir yenisini daha eklediğini belirten Yalçıntaş, Gazze'ye insani yardım götüren ve içinde sadece yardım malzemeleri ile sivil insanların bulunduğu gemilere saldırıda bulunduğunu ifade etti. Murat Yalçıntaş, şunları kaydetti:

SALDIRIYI NEFRETLE KINIYORUZ
“Tamamen insani amaçlarla ve yardım gayesiyle Gazze'ye ulaşmaya çalışan gemilere yönelik bu saldırı, hiçbir şekilde kabul edilemez. Uluslararası hukuka aykırılığının ötesinde, insanlığın sınırlarını zorlayan ve hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bu saldırıyı nefretle kınıyoruz. İsrail, kural ve insanlık tanımaz tavırları ile bütün dünyanın tepkisini toplarken, İsrailli yöneticiler artık akıllarını başlarına almak zorundadır. Aksi takdirde, başta Türkiye ile ilişkileri olmak üzere dünya ile ilişkilerinde telafisi mümkün olamayacak bir yere varacaktır. İsrail devleti bir an önce, saldırılarla ilgili açıklama yapmalı, yardım konvoyuna da izin vermelidir. Kameraların önünde gerçekleşen saldırıda ölenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.”

MÜSİAD: KARDEŞLİK DUYGULARINA YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ VE LANETLİYORUZ
MÜSİAD Yönetim Kurulundan yapılan yazılı açıklamada ise , İsrail'in Türk yardım gemilerine düzenlediği saldırı kınandı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“(Kardeşi açken tok yatan bizden değildir) vicdani sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye çalışan yaşlı, kadın ve çocukların bulunduğu insani yardım gemilerine İsrail'in yaptığı bu keyfi ve vahşi saldırıyı en ağır şekilde kınıyoruz.İsrail, elinde tek bir silah dahi olmayan, uluslararası sularda seyir halindeki, beyaz bayrak çekmiş, sadece insani yardım amaçlı yük taşıyan bu gemilere yaptığı saldırı ile insan hayatını, insan hak ve hürriyetlerini ve bunlara yönelik barışçı tüm girişimleri tanımadığını tüm dünyanın gözü önünde sergilemiştir.
Uluslararası sularda meydana gelen, uluslararası hukukun hiçe sayıldığı ve hiçbir mantıklı gerekçesi bulunmayan bu saldırının dünyanın hiçbir kesimi tarafından kabul görmesi mümkün değildir, olmamalıdır. Eşitlik içermeyen, çıkarcı saldırı ve açıklamaların arkasına gizlenmeye de artık hiçbir dünya liderinin lüksü kalmamıştır. Dünyanın birçok ülkesinden insani yardım amacıyla bir araya gelen tamamıyla sivil yüzlerce kişiye ve arkasındaki milyonlarca kişiye yapılan ve sadece zulüm anlayışının ürünü olan bu saldırıyı gerçekleştirenlere dünyanın dur demesinin zamanı gelmiştir.”

BM ACİLEN HAREKETE GEÇMELİ
Bu bağlamda, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası toplumu, İsrail'e yaklaşımını bir kez daha gözden geçirmesi ve gerekli yaptırımların İsrail üzerinde uygulanması için göreve davet eden MÜSİAD açıklamasında, İsrail'in tüm dünyaya hesap vermesi gerektiği gerçeğiyle, BM Güvenlik Konseyinin sadece bu konuyla ilgili olarak acilen toplanması yönünde, ilgili ülkelerin harekete geçmesinin önemi vurgulandı.

SALDIRININ ZAMANLAMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ
İskenderun Deniz İkmal Komutanlığı karargahına yönelik yapılan roketli saldırıya da dikkatin çekildiği açıklamada, “Saldırının zamanlaması ve yapılış tarzı oldukça düşündürücüdür. Türkiye'nin uluslararası düzeyde yürüttüğü başarılı ilişkileri ve ulaştığı etkinliği gölgelemeye yönelik yapıldığı anlaşılan bu saldırıları her kesimin kınaması gerektiğini düşünüyor, her iki olayda da şehit düşen tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyor, yaralılara acil şifa dileklerimizi iletiyoruz” denildi.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Kılıçdaroğlu’na sanal tuzak

kilicdaroglu.com'a tıklayınca bakın ne açılıyor

CHP'nin yeni lideri Kılıçdaroğlu için internette pek çok hayran sayfası oluşturulurken karşıtları da boş durmuyor.

Sayfa yönlendirliyor
kilicdaroglu.com, Kemal Kılıçdaroğlu'nun resmi internet sitesi değil. Ancak bu adrese tıklandığında site, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ana sayfasına yönleniyor.

Kılıçdaroğlu, daha önce canlı yayında Melih Gökçek ile kozlarını paylaşmıştı...

20 Mayıs 2010 Perşembe

Diabet Nedir?

Diyabet

Şeker Hastalığı ve Komplikasyonları

" İnsülin´in ortaya çıkması sayesinde diyabetik koma çağından, diyabetik komplikasyonlar çağına ilerledik."

Bu sözler, şeker hastalığı konusunda zamanının önemli uzmanlarından olan E.P.Joslin´e ait. İnsülin´in keşfini izleyen dönem içinde bundan yaklaşık 70 yıl kadar önce söylenmiş bu sözler, tıp dilinde Tip 1 diabet olarak adlandırılan insüline bağımlı şeker hastalığı için söylenmiş olmakla beraber, bu gün için, İnsülin´e bağımlı olmayan yani Tip 2 diabet için de geçerlidir.

Bu sözlerle ne denilmek istendiğini belki anladınız. Şeker hastası olarak yaşanan yıllar çoğaldıkça, bu hastalığın neden olduğu ek sorunlar (komplikasyonlar) da artmaktadır.
Diabetin Tipleri Nedenleri?

Diabet denilince, kandaki glukoz metabolizmasının bozulmasına yol açan birbirinden ayrı iki tablo anlaşılır.

Juvenil diabet olarak da adlandırılan tip 1 diabet, genellikle çocukluk yaşlarında ortaya çıkar. Nedeni, pankreasın beta hücrelerinin yeteri kadar insülin üretememesidir. Bilindiği gibi insülin, sindirim sisteminin gıdalardaki unlu, şekerli, nişastalı maddeleri işleyerek oluşturduğu ve kana karışmasını sağladığı glukozun, hücrelere girip kullanılmasını yani enerji üretilmesini sağlayan bir hormondur. Yeterli insülin bulunmadığı taktirde, kanda bol miktarda bulunan glukoz hücrelere giremez, hücreler açlık çekerler. Bunun aşırı olması, hücrelerin ve dolayısıyla hastanın ölümüne yol açabilir. Bu nedenle tip 1 diabeti olan hastaların, glukoz metabolizmasını düzenlemek için, ömür boyu, insülin takviyesi yapmaları gerekir.

Tip 2 diabet yaşamın daha geç dönemlerinde ortaya çıkar. Pankreasın yeterli insülin üretememesinin yanısıra, vücut hücrelerinin insülinden etkilenmelerinde de bozukluk vardır. Yani kanda yeterli. hatta çoğu zaman fazla, glukoz ve insülin bulunmasına rağmen hücreler glukozu alıp kullanamaz yani açlık çekerler. Diğer bir deyişle tip 2 diabetiklerde insülin, ´glukozun kapı bekçisi´ olma görevini yapamamaktadır, dolayısıyla hücrelerin glukoza kapısı kapalıdır. Zaman içinde hastaların çoğunda insülin üreten beta hücrelerinde ilerleyici bir fonksiyon kaybı da olur. Böylece, başlangıçta şeker düşürücü haplarla (oral antidiyabetik) idare edebilen hastalar da insülin takviyelerine ihtiyaç duyar hale gelirler.

Şeker hastalığı (diabet) başlıca iki tip olmakla beraber, özellikle erişkin kişilerde görülebilen ´glukoz tolerans bozukluğu) olarak adlandırılan başka bir tablo da bulunur. Bu da zaman içinde tip 2 diabetin oluşacağının bir göstergesidir.

Gelişmiş ülkelerde erişkinlerin yaklaşık %6 ila 10 kadarında tip 2 diabet. %15 kadarında da ´glukoz tolerans bozukluğu´ görülmektedir. Bu oranın gelişmiş ülkelerde artmış olmasının nedeni daha hareketsiz bir yaşam ve şişmanlığın artmasıdır. Gelişmekte olan ülkelerde de refah düzeyi arttıkça daha önceleri düşük olan bu oran, gelişmiş ülkelerdeki düzeye doğru artmaktadır.
Nasıl Teşhir Edilir?

Diabet teşhisi kandaki glukoz düzeyinin ölçümü ile yapılmaktadır. Şüpheli durumlarda, halk arasında ´şeker yükleme´ olarak bilinen oral glukoz tolerans testi yapılmaktadır. Eğer kandaki glukoz düzeyi açlıkta 125 mg.ın veya 75 gr glukoz içirildikten 2 saat sonra. 200 mg.ın üzerinde ise diabet tanısı konulabilir.
Komplikasyonları

İnsülin´in ilaç olarak üretilip piyasaya verilmesinden önceki dönemlerde tip 1 diabet hastalarının yaklaşık %75lik kısmı çok erken dönemde, diabete bağlı komplikasyonlardan (ek sorunlar) ölmekteydi. Diabetin komplikasyonları atardamar sisteminin en ince dallarını etkiler. Mikrovasküler sistem denilen bu damar sistemi kılcal düzeydeki damarlardır. Diabet mikrovasküler sistemdeki damarları hasarlandırdığı için, çeşitli organlar da bu mikrovasküler sistemdeki hasarlar nedeniyle etkilenirler. Etkilenen organlar arasında ilk sıraları alanlar, gözün retina tabakası, sinir dokusu ve böbreklerdir. Bu nedenle diabetik retinopati, diabetik nöropati ve diabetik nefropatiden bahsedilir. Bunlar en korkulan komplikasyonlar olan körlük, böbrek yetersizliği ve sinir sistemi hasarlarına bağlı olarak duyu ve hareket bozukluklarına yol açarlar.

Karbonhidratlı gıdaların sindirilmesiyle oluşarak kana verilen glukoz, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun etkisiyle hücrelere girerek, yaşaması için gerekli enerjiyi sağlar.

Glukoz hücreye hayat verir ancak, glukozun kandaki düzeyleri uzun süreler boyunca yüksek kalırsa, atardamarların iç çeperlerini kaplayan endotel hücreleri için ölüm anlamına da gelir. İnce atardamarlarda (mikrovasküler sistem) oluşan hasar, glukoz düzeyinin yükseklik miktarı olduğu kadar yüksek kaldığı sürenin uzunluğuna da bağlıdır.

Önceleri ince damarları tutan bu hasar giderek daha büyük damarları da tutabilir. Bunun sonucunda ateroskleroz (damar sertliği), kalp damarlarının hastalıkları, miyokard infarktüsü, inme gibi ciddi sorunlar görülebilir.

İşte bütün bu sorunlar, diabetin çok titiz bir şekilde takip edilmesinin önemini ortaya koyar. Gelişmiş ve bu nedenle diabet sıklığı artmış ülkelerde körlüklerin büyük nedeni diabettir. Ayağa giden damarların tıkanmasına bağlı olarak ayak kesilmeleri, diabetli hastalarda çok sıktır. Miyokard infarktüsü ve kalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.
Eşlik Eden Hastalıklarda Önemli

Diabetik hastalarda komplikasyonlara yol açan en önemli etken, kandaki glukoz oranının yükselmesidir. Tip 1 yani insüline bağımlı diabette temel sorun pankreasın yeterince insülin salgılayamamasıdır. Tip 2 diabette ise hücrelerin insüline cevaplarında bozukluk yanında pankreasın insülin salgılama fonksiyonunda da ilerleyici bir fonksiyon bozukluğu bulunur. Eğer Tip 1 diabette kandaki glukoz düzeyini düzenleyici tedavi iyi düzenlenirse komplikasyonlardan büyük ölçüde korunmak mümkün olabilir. Oysa Tip 2 diabette daha hastalık teşhis edildiği anda bile tansiyon yüksekliği, kan yağları yüksekliği ve miyokard infarktüsü gibi sorunlar bulunabilir. Bu nedenle Tip 2 diabetlerde komplikasyonların görülme sıklığı çok daha fazladır. Bu nedenle Tip 2 diabetlerde kandaki glukoz yüksekliğinin kontrolunun yanısıra, kandaki yağların (kolesterol vb.) ve kan basıcının (tansiyon) da normal düzeylerde tutulmasının önemi büyüktür. Bütün bunların yanısıra Aspirin gibi koruyuculuğu kesinleşmiş ilaçların tedaviye katılması önemlidir.
Hasta Uyumu

Diabet yaşam boyu süren bir hastalıktır. Bir insana tüm yaşamı boyunca uyması gereken katı kuralları kabul ettirmek çok zordur. Bunun yanısıra yüksek kan şekerinin başlangıçta hastaya zarar vermemesi, hastalığın hafife alınmasına da yol açar. ´´Benim şekerim 400´e bile çıktı bana bir zarar vermedi´´ ya da ´´Ne yaparsam 200 den aşağı indiremiyorum, benim bünyem buna alışmış artık bana bu normal geliyor´´ gibi konuşmalara çok şahit oluruz. Oysa bunların hiçbiri doğru değildir. Önceleri çok bir belirti vermeyen hastalık, damar sisteminde ciddi bozuklukları sinsi sinsi hazırlamaktadır. Komplikasyonlar belirti vermeye başladığı zaman hasar çok ilerlemiş ve çoğu zaman geri döndürülemez noktaya gelmiştir.

Komplikasyonlar kadar diabetin de başlangıçta kendini göstermemesi, özellikle tip 2 diabette sık rastlanan bir durumdur. Glukoz tolerans bozukluğu aşamasından belirti veren diabet haline geçiş, çoğu zaman 8-10 yıllık bir zaman alır. Bu süre zarfında da bazı hasarlar oluşmaya başlamıştır. Bu nedenle hastalanmadan önce yapılan sağlık kontrolları (check-up) sırasında şeker hastalığı açısından titiz davranmak ve şüpheli hallerde glukoz tolerans testi yapmak önemlidir.
Hekimlerin Sorumluluğu

Hasta uyumunda hekimlerin tutumunun da önemi büyüktür. Uygulanması hemen hemen mümkün olamayacak kadar katı diyetler önerilmesi, hastanın diyeti ve bazen tedaviyi de tümden reddetmesine yol açabilir.

Ayrıca bazı hekimlerde, çok ileri düzeylerde olmayan tip 2 diabeti çok önemli bir hastalık gibi görmemek eğilimi de vardır. Oysa kandaki glukoz miktarı aşırı düzeylerde olmayan şeker hastalarında bile komplikasyonlar sık görülmektedir.

Hiçbir rahatsızlık hissetmeyen bir insanın muhtemel sorunlara karşı önlem alması, ilaçlar kullanması ve yaşamında kısıntılar yapması zor gibi gözükmekle beraber, ileride bekleyen tehlikeleri iyi bilmek uyum sağlama açısından önemlidir. Unutmayın ki, bütün zorluklarına rağmen diabetin komplikasyonlarından korunmak, onları tedavi etmekten çok daha kolaydır.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Menenjit

Menenjit beyni saran zarların iltihabıdır. Builtihaba mikroplar neden olur. (virüsler veya bakteriler). Menenjit geçiren çoğu kişi bu hastalıktan tamamıyla kurtulurken, bazen ölümle de sonuçlanabilir. Ya da hastalık sonrası sakatlıklar kalabilir.
Kan zehirlenmesi nedir?

mikropların kan dolaşımında üremeye başlamaları ile oluşur. Yalnız başına ya da menenjit ile birlikte görülebilir. Menenjite neden olan mikrop (meningokok)aynı zamanda kan zehirlenmesine de neden olur. Kan zehirlenmesini oluşturan başka mikroplar da vardır. Mesela; pnomokok
Menenjitin belirtileri

Menenjitin en çok görülen belirtileri aşağıda sıralanmıştır. Bunlar birlikte görülebildiği gibi tek tek deoluşabilirler.

yüksek ateş
baş ağrısı
kusma
uyuşukluk
ışık veya sese karşı hassasiyet
kas ağrısı
çocuğun altının bezi değiştirilirken bacakları yukarı kaldırıldığında ağrı oluşması ve bunun sonucunda ağlaması,
ense sertliği (çene göğse değdirilmeye çalışıldığında)

Aynı zamanda ‘ense krampı’ olarak da adlandırılan ense sertliği, menenjitin diğer bir adı değil, sadece belirtilerinden biridir.

Hastalık genellikle birkaç gün içinde ilerler.
Bebekler

Bebeklerde görülen belirtiler normalden farklı olabilir:

Ense sertliği görülmeyebilir, vücut ısısının normalin altına düşmesi, bıngıldağın şişmesi, donuk bakışlar, uyku hali, ağır hasta ve soluk görünüm, duyarlılık, iştahsızlık, dokunulduğunda veya altı temizlenmeye çalışıldığında çocuğun huzursuz olması, ağlama, sızlanma.
Kan zehirlenmesinin belirtileri:

Menenjitin belirtileri aynı zamanda kan zehirlenmesinde de görülebilir. Bunun yanısıra kasların kuvvetsizliği (yığılıp kalma) ve sıklıkla vücutta (mor) lekeler görülür;

Bu lekeler önce toplu iğne başı büyüklüğünde olup, üzerine basıldığında (mesela bir cam bardakla), kaybolmazlar. Kısa zamanda büyüyerek deri altı kanamalarını oluştururlar.

Kan zehirlenmesinin en çok göze çarpan özelliği, çok hızlı ilerlemesidir: 4 –24 saat arası. Mesela çocuk öğleyin dışarıda koşup oynarken, akşama çok hasta olabilir.
Dikkat: Kan zehirlenmesinde genellikle ense sertliği GÖRÜLMEZ.

Menenjit(beyin zarlarının iltihabı) başlangıçta ağır bir grip gibi kendini gösterir. Ense sertliği genellikle bu görüntüye eşlik eder, fakat bulunmadığı durumlarda olabilir. Hastanın durumu bir iki gün içerisinde gittikçe ağırlaşır. Ölümle sonuçlanan vakalar azdır.

Kan zehirlenmesi de ilk başta ağır bir grip gibi başlar. Bu yüzden ev doktorları tarafından da zorlukla tanınır. Ne zaman ki vücutta döküntüler oluşur, o anda hangi hastalıkla karşı karşıya bulunulduğu anlaşılır. Bu döküntüler hastaların % 80’ninde görülür.

Kan zehirlenmesinin en önemli özelliği çok hızlı ilerlemesidir. Sağlıklı bir durumdan ağır hasta duruma geçilmesi an meselesidir. Çocuk öğlen 2’de dışarıda koştururken, akşam saat 6’da ağır hasta durumda olabilir. Bu nedenle tıbbi tedaviye hızlı başlanması çok önem taşımaktadır. Ama ne yazık ki hızlı tedaviye rağmen ölümle sonuçlanan vakalar görülmektedir.
Menenjitin çeşitleri

Bakteriyel menenjit

bakteriyel menenjitin en önemli nedeni Hib bakterisidir.1993 yılından itibaren uygulanan aşı programı sayesinde Hollanda’da bu hastalık hemen hemen hiç görülmemektedir.

Hollanda’da menenjite neden olan diğer mikroplar: meningokok ve pnömokok’tur. Bebeklerde görülen menenjite neonatal menenjit denir ve etkenleri grup B streptokoklar, E. koli ve nadiren listerya’dır.

Bu mikroplara karşı henüz etkili bir aşı geliştirilememiştir.
Viral menenjit

Çok çeşitli virüslerin neden olduğu viral menenjit nadiren ölümle sonuçlanır. Hastalık genellikle bakteriyel menenjitten daha hafif geçmesine karşın, hastaların bitkin düşmesine, baş ağrısı , yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu gibi uzun süren şikayetlere neden olabilir.


Viral menenjit bakteriyelden daha sık oluşur. Bu tip menenjite karşı antibiyotik kullanımının herhangi bir yararı olmayıp, tek tedavi şekli istirahattir.

Nadiren bazı mantar çeşitleri de menenjite neden olabilirler. Bu tip menenjit genellikle kanser ya da benzeri bir hastalık nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda görülür.
Kimler menenjit ve/veya kan zehirlenmesine yakalanır?

Menenjit ya da kan zehirlenmesine neden olan mikroplar normalde insanların boğazında yaşarlar. Birçok insan hastalığa yakalanmadan bu mikropların taşıyıcısı olarak yaşamaktadırlar. Bu mikroplar insanlar arasında öksürme, hapşırma, öpme ve bağırma (örneğin; diskotekte) yoluyla yayılırlar.

0 ve 5 yaş arası çocuklar, 15 ve 20 yaş arası gençler ve yaşlılar ( 55 yaş üzeri) risk gruplarını oluştururlar.
Hastalığın bırakabileceği sakatlıklar

Çoğu kişi bu hastalığı tamamen atlatarak birkaç ay içinde günlük yaşamlarına devam edebilecek duruma gelirler. Fakat bazı kişilerde uzun süreli sakatlıklar kalabilir. Menenjitin neden olduğu sakatlıklar: sağırlık, davranış bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu, koordinasyon bozukluğu, yorgunluk, hareket kısıtlılığı.

Bazı şikayetler zamanla düzelse de, bazıları kalıcıdır. Sağırlık ömür boyu sürebilir.
Menenjit kişinin yaşamını tamamıyla değiştirebilir.

Mesela çocuklarda menenjitten sonra aşırı hareketlilik, öğrenme problemleri görülebilir. Erişkinler sosyal yaşamlarını ve iş yaşantılarını etkileyen problemlerle karşılaşabilirler. Bazı kişiler ise hastalıktan önceki işlerini eski düzeylerinde yürütemezler. Kalıcı şikayetler oluşması halinde uzmanların yardımına mümkün olduğu kadar çabuk başvurmanın önemi büyüktür.

18 Mayıs 2010 Salı

Adet Kanaması

Adet Kanaması
Kadınlarda doğurganlık döneminde 28 gün (4 hafta) ara ile görülen uterustan kan gelmesi olayına ader kanaması (menstruasyon) veya halk diliyle aybaşı adı verilir. İlk âdet kanaması (menarche) kızlarda ergeniğin başladığı 12-14 yaşlarında görülür ve âdetten kesilme(menopoz) yaşı olan 47-50 yaşlarına kadar sürer.-
Her ay görüldüğü için âdet siklüsü (mens-truel cycle) denen ve kanama ile sonuçlanan aybaşı, beyindeki hipotalamusun, hipofiz ön lobunun yumurtalıkların ve döl yatağı iç katının rol aldığı karmaşık bir olaydır. Âdet kanaması sona erdiğinde kısa bir dinlenme süresinden sonra, ute-rusun iç yüzeyini döşeyen ve endometri-um denilen mukoz zarda bazı değişmeler olur. Bazal tabakanın üzerindeki salgı bezlerinin ve kan damarlarının yeniden geliştiği, zarın kalınlaştığı, salgı yapmaya başladığı görülür. Bu arada yumurtalıklarda, yumurta taslağını oluşturan ve folikül adını alan keseciklerden biri hipofiz ön lo-bunda salgılanan folikül stimulan hormonu (FSH) adını alan hormonun etkisi ile büyümeye, olgunlaşmaya, aynı zamanda bu folikülün çevresindeki granuloza hücreleri de östrojen dediğimiz hormonu salgılamaya başlar. Sonunda âdetin 14. günü olgunlaşan yumurta karın boşluğuna atılır ki buna ovulasyon veya yumurtlama denir. Yumurtlamadan sonra yumurtalıktaki folikül, sarı cisim (corpus luteum) haline dönüşerek lutein hormonu (progesteron) salgılamaya başlar. Bu hormonun etkisiyle de endometriumda ikinci devre denilen sekresyon devresi (luteal phase) başlamış clur. Eğer yumurta sperm tarafından döllenecek olursa (fertilization) endometrium gelişmeye devam ederek desidua şeklinde gebeliğe hazırlanmaya başlar. Eğer yumurta döllenmezse sarı cisim atrofiye uğrayarak büzülür, beyaz cisim (corpus albi-cans) halini alır. Sonunda progesteron düzeyi düşerek endometriumda da sekresyon evresi sona erer ve yumurtlamadan 14 gün sonra âdet kanaması başlar. Alyuvarlar, akyuvarlar, dökülen epitel hücreleri ve serviks salgısından oluşan toplam 50 cc. lik âdet kanı 2-7 gün içinde kollumdan vaginaya, oradan da dışarıya akar. Âdet kanının kendine özgü bir kokusu vardır ve pıhtılaşmaz.
Bazı kadınlarda yumurtlama olmadan da âdet siklüsü devam edebilir ve âdet görülebilir. Bu durumda anovulatuvar siklüsten veya âdetten (anovular menstruation) söz edilebilir ki kadınlarda kısırlık nedenlerinden biri sayılır.
Âdet dönemi ve kanama bozukluklarını belirlemek için yapılan tanımlamalara
göre âdet görülmemesine amenora, ağrılı âdet görmeye dismenora, âdet zamanı kanın çok fazla gelmesine menoraji veya hipermenore az miktarda âdet görmeye hipomenore, gününden evvel sık sık âdet görmeye polimenore, seyrek âdet görmeye oligomenore, âdet dışı meydana gelen kanamaya ise metroraji adı verilmektedir. İki âdet arasında yumurtlama zamanına rastlayan günlerde hafif ağrı ile birlikte görülen kanamaya ara kanaması adı verilir ve yumurtlama belirtisi olarak kabul edilir. Bu sırada bazal temperatür dediğimiz beden ısısının günlük değişimlerini gösteren ısı eğrisinde ufak bir düşüşten sonra âdete kadar süren yüksek bir seyir izlenebilir.
1 ? Âdet fonksiyonunu beynin altında bulunan hipofiz bezi yönetmektedir.
2 ? Hipofizden salgılanan folikül stimulan hormon (FSH) yumurtayı olgunlaştırmaktadır.
3 ? Hipofizin salgıladığı luteinizan hormon (LH)un kan serumundaki değerleri âdetin ikinci devresinde artmaktadır.
4 ? Sıcaklık (Bazal temparatür) eğrisi âdetin ikinci yansında progesteron hormonun etkisiyle artış gösterir. Ovulasyon olmadığında artış da görülmez.
5 ? Yumurtalığın yaptığı folikülün hormonu (öströjen) serumda âdet günlerine göre değişik miktarda bulunur.
6 ? Sarı cismin yaptığı hormonun (progesteron) grafiği.
7 ? Primordial folikül ve âdet boyunca gösterdiği değişimler.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Ağrı Nedir?

Ağrı olayı, ince sinir sistemimizle, beyin, kas sistemimiz ve dolaşım sistemimizle doğrudan ilgilidir. Ancak bu iletişimin sırları tam olarak çözülebilmiş değildir. Ağrı, doktorun hastalığı teşhis etmesine yardım eder, öyleyse faydalıdır. O zaman kadınlar niçin ağrılar içinde doğum yapar? Niçin çok ciddi bazı hastalıklarda ağrı hiç ortaya çıkmaz?

Ağrılar dört sınıfa ayrılır. İlk ikisi toplumca bilinen klasik ağrılardır. İlki, Parmağımıza inen bir çekiç darbesi sonucu duyulan ağrı. İkincisi vücudumuzun içinden kaynaklanan, romatizma, migren vb. ağrılar. Üçüncü sınıf ağrılar, tuhaf ve mantıkdışı görülen ve olaydan çok uzun bir süre sonra ortaya çıkabilen ağrılardır.

Örneğin, bir kolun kesilmesinden yirmi yıl sonra olmayan kolda ağrı hissedilmesi olayları ile karşılaşılmıştır. Dördüncü sınıf ağrılar ise, doğrudan kişinin ruhsal hali ile ilgili olan hayali ağrılardır. Nedeni hayali de olsa ağrı gerçektir. Bu tip ağrıların yüzde 30'unun ilaç niyetine verilen etkisiz maddelerle giderildiği bilinmektedir.

Baş ağrısını ise diğerlerinden ayrı bir yere koymak gerekir. Yapılan araştırmalara göre, baş ağrılarının yüzde 90'ı kas ağrılarıdır. Ağır bir el çantası ya da omuz çantası taşımak, telefonu çenenin altına sıkıştırarak konuşmak, başın öne eğik olduğu konumda sürekli daktilo yazmak ve okumak gibi hareketlerin boyun ve baş kaslarını etkilemesi, baş ağrılarının en yaygın nedenlerini oluşturmaktadır.

Tarih boyunca ağrıyı gidermek için, sıcak su, kızgın demirle dağlama gibi başka bir ağrı uygulama da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bunların ortaya koyduğu en önemli yarar, ağrının, oluşum ve engelleme mekanizmasının omurilikte değil, beyinde bulunduğunun saptanması olmuştur.

En kuvvetli bir ağrının bile gerilim durumunda veya tam tersi olan uyku halinde ortadan kalkması, ağrının denetiminde beynin ne kadar büyük bir rolü olduğunu gösterir. Örneğin kimi kazalardan sonra kendileri ile konuşulan yaralı kazazedelerin hiç acı duymadıklarını söyledikleri çok görülür.

Ağrı üzerinde en etkili iki ilaç, haşhaştan elde edilen morfin ile söğüt kabuğundan elde edilen aspirindir. Bu maddeler ağrılı duyuyu uyarmak yerine, ağrının hissedilmesini engeller. Ağrı özellikle insanları ilgilendirir. Bize ağrı çektiren olayların çoğu hayvanlarda görülmez.

Uçurum da 6 saat

Bilecik'in Söğüt ilçesinde, kayalıklarda ayağının kayması sonucu 25 metreden yuvarlanan 15 yaşındaki genç kız, 6 saat süren çalışma sonucu kurtarıldı.

BMevsimlik işçi olarak geldi
Diyarbakır'dan mevsimlik işçi olarak çalışmak amacıyla Yakacık köyüne gelen Nuran Yıldız (15) Tokmak mevkisindeki kayalık alanda gezmek isterken ayağının kayması sonucu yaklaşık 25 metrelik uçuruma yuvarlandı.

Bağırarak yardım isteyen Yıldız'ın sesini duyan köylüler, durumu jandarmaya, 112 Acil Servis ile Sivil Savunma Arama ve Kurtarma ekiplerine haber verdi.

6 saat kurtarılmayı bekledi
Sivil savunma ekipleri olay yerine ulaşarak yaralıyı halatlarla bulunduğu yerden kurtardı. 112 Acil Servis ekibi de 6 saat süren çalışma sonucu kurtarılan Yıldız'a ilk müdahaleyi yaptı. Yıldız'ın vücudunun çeşitli yerlerinde kırık olduğu tespit edildi.

Buradaki ilk müdahalenin ardından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen Yıldız'ın hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi.

Beyaz'a dava açılıyor..

Medyapım, 120 bölümlük Beyaz Show ve 80 bölümlük televizyon dizisi için üç yıllığına anlaşmaya vardığı ünlü şovmen Beyazıt Öztürk’ün sözleşmeyi feshetmesi üzerine açtığı rekor tazminat davasına bakacak mahkeme bulunamayınca, devreye Yargıtay girdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bakmasına karar verdi.

5 MİLYON DOLAR ALACAKTI
Medyapım 2006 yılında şovmen Beyazıt Öztürk adına vekili ile sözleşme imzalamıştı. Ünlü şovmen üç yıllık sözleşme kapsamında, 120 bölümlük Beyaz Show hazırlayacak, ayrıca 80 bölümlük televizyon dizisi oyunculuğu ya da yarışma sunuculuğu yapacaktı. Karşılığında da beş milyon dolar alacaktı. Sözleşmeye aykırı davranılması halinde Beyaz’ın bir milyon dolar ceza ödemesi de şarta bağlandı. Ancak Beyazıt Öztürk, sözleşmeyi tek taraflı feshetti.

BEYAZ’IN HABERİ YOKMUŞ
Fesih nedeniyle Medyapım, bir milyon 444 bin 600 TL ceza, 361 bin 150 lira da maddi tazminat talebinde bulundu. Şirket, önce İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Beyaz ise, “Şahsa sıkı sıkıya bağlı manevi ve mali fikri haklar üzerinden vekaleten işlem yapılamaz” diyerek davanın reddini istedi. Davaya ikinci kez bakan Asliye Hukuk Mahkemesi, eski kararında direndi. Dosya bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Mahkeme karmaşasına son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koydu. Genel Kurul, dosyayı yeniden mahkemeye gönderdi.

16 Mayıs 2010 Pazar

Mehmet Topal İspanya'ya gitti.

THY ait uçakla Madrid'e hareket eden milli futbolcu, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, transferinde emeği geçenlere teşekkür ederek, yarın sağlık kontrolünden geçtikten sonra yeni kulübü ile resmi sözleşme imzalayacağını söyledi.

İnşallah iki taraf için de hayırlı olur
''Galatasaray'dan Valencia'ya transfer olmam nedeniyle buruk bir mutluluk içerisindeyim'' diyen Topal, ''İnşallah iki taraf için de hayırlı olur. 4 yıl boyunca elimden geldiğince Galatasaray takımına faydalı olmaya çalıştım. Bugüne kadar beni destekledikleri için taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Eğer bir yanlışım olduysa kendilerinden özür dilerim. Artık benim tek düşüncem Valencia'da başarılı olup, ülkemi en iyi şekilde temsil etmektir'' diye konuştu.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Gecenin Kanatları - Beren Saat Sevişme Haberi

Gecenin Kanatları” filminin yapımcısıyla mahkemelik olan Beren Saat, filmdeki sevişme sahnesinde istemediği halde dolaba ayna konularak göğüslerinin gösterildiğini öne sürdü.

Başrolünde yer aldığı “Gecenin Kanatları” filmi yüzünden yapımcısı Murat Tokat ile mahkemelik olan Beren Saat’in hukuk savaşı başladı. Vatan gazetesinin haberine göre filmin tanıtımını yapmadığı gerekçesiyle yapımcısının 30 bin TL’lik tazminat davası açtığı ünlü oyuncunun ilk duruşması dün İstanbul Adliyesi’nde görüldü. Saat’i ünlülerin avukatı Oğuz Müftüoğlu savundu. Mahkemeye verilen dilekçede Beren Saat yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

Yapımcının hazırladığı sözleşmeyi hatır işi olduğu için önemsemeyip imzalamıştım. Meğer tek yanlı imiş. Bu bana ders oldu. O günden sonra uzmanların onaylamadığı hiçbir şeye imza atmıyorum. Sözleşmede üzerime düşenleri yaptım.

Yapımcı filmin ilk gösterim ve gala tarihlerini yanlış seçmiş. Film 1 hafta önce, Kurban Bayramı’nda gösterime girseydi daha iyi gişe yapardı. Gala tarihini de bana son anda bildirdiler. Bayram’da Aşk-ı Memnu ekibi İstanbul dışında olduğundan galanın yapılacağı hafta harıl harıl bölüm yetiştiriyorduk. Yapımcının tüm bu hatalarına rağmen adımı koyduğum film için elimden geldiğince röportajlara, televizyon programlarına katıldım.


Dava sırasında filmde sevişme sahnelerini isteyerek canlandırdığımı, Güz Sancısı filmi, Aşk-ı Memnu dizisinde de bu tür sahnelerde oynadığımı öne sürmüşler. Aslında tam olarak tuzağa düşürüldüm. Bu sahne için bana başrol erkek oyuncu ile bir yakınlaşma sahnesi çekilecek, belden yukarısı çıplak olacak ama sadece sırtını çekeceğiz demişlerdi. Meğer yan tarafa ayna koymuşlar. Rol heyecanı, fark edemedim. Hiç istemediğim görüntüleri kaydetmişler. Bunların kullanılmasına izin vermemiştim. Yaptıkları yetmezmiş gibi bir de zeytinyağı misali davranıyorlar.

KOCA AYNAYI NASIL GÖRMEMİŞ
Bu suçlamalar üzerine hurriyet.com.tr'ye konuşan filmin yapımcısı Murat Tokat, Beren Saat'in sözlerine sadece güldüklerini belirterek " İnsan o koca aynayı nasıl görmez. Böyle bir şey için bizim aynayı dolabın içine saklamamız gerekir. Kendini savunmak için komik duruma düşüyor. Bir de böyle bir sahnede ' hadi hemen sevişin' denmez. Bunun planları hazırlanır , provaları yapılır. İnsan oyuncusunu tuzağa düşürür mü..." dedi.

14 Mayıs 2010 Cuma

Burger King İsrail'den çıkıyor.

Burger King’in yerini, İsrailli "Burger Ranch" restoranları alacak. Yahudi geleneklerine göre bazıları "koşer" (helal) olduğu belirtilen Burger King’in, Ağustos ayına kadar tüm restoranlarını kapatması öngörülüyor.

Böylece, İsrail pazarında gelip tutunamayan Starbucks, Wendy’s, Dunkin’ Donuts gibi Amerikan şirketlerine bir yenisi eklenmiş olacak.

İsrail tarzı hamburger
Burger King restoranlarını İsrail’de açma hakkını elinde bulunduran ve şimdi bu restoranları İsrailli Burger Ranch’e dönüştürmeye hazırlanan Orgad Holding, yazılı açıklamasında, İsrailliler’in, Burger King’in "Whopper" adını verdiği hamburgerleri yerine, İsrail tarzı hamburgeri tercih ettiğini ifade etti.

İlk kez 1993'te geldi
Orgad Holding, halihazırda İsrail’de 52 adet İsrailli "Burger Ranch" işletiyor. Burger King’in rakibi, Amerikan McDonalds restoranları ise İsrail’de varlığını sürdürüyor. İlk kez 1993 yılında İsrail’e gelen McDonals’ın ülke çapında 131 restoranı bulunuyor.

Beyin nelerden beslenir ?

- Beyin hücrelerinin aralarında mesaj iletmek ve böylece konstrasyonu güçlendirmek için oksijene de ihtiyacı vardır. Bu nedenle sık sık açık havaya çıkmak önemlidir.
- Protein yönünden zengin yiyecekler, “mutluluk hormonu” olarak bilinen dopamin salgılanmasını artırır ve morali düzeltir. Uzmanlar, soya fasülyesi, kırmızı et, yumurta ve bademi öneriyor.
- Günde 3 kez aynı saatlerde düzenli yemek yemek de konsantrasyonu artırır. Ara öğün olarak çekirdek ya da ceviz yenilebilir.
- Kahve de doğru miktarda içildiğinde beyin aktiviteleri için faydalıdır. Kahve, beynin daha hızlı çalışmasına yardım eder. Bunun için tek doz espresso yeterli olur.
- Hafızayı güçlendirmek için de brokoli, lahana ve karnabahar gibi sebzeler faydalıdır. Yumurta da düzenli tüketildiğinde, hafızada önemli bir düzelme sağlıyor.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Fenerbahçe - Trabzonspor Maçının Biletleri

Sadece Fenerbahçe Taraftar Kart ve Kongre üyeleri için satışa çıkarılan biletlere taraftarların büyük rağbet gösterdiği görüldü. Özellikle Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı yanındaki Biletix gişesi önünde uzun kuyruklar oluşurken, bilet kuyruğuna girenler arasında kulüp yetkilileri ve yakınları da yer aldı. Kulüp Genel Müdürü Serkan Acar'ın eşi Zeynep Acar Değirmencioğlu ile oğulları Erkan ve Volkan Acar da bilet kuyruğundaydı.

Trabzonspor maçı biletleri bugün saat 10.00 itibariyle tüm Biletix gişelerinden satışa çıktı. Stat yanındaki Biletix gişesi önünde erken saatlerden itibaren sıraya giren taraftarlar biletlere yoğun ilgi gösterdi ve uzun kuyruklar oluştu. Maç biletlerine gösterilen yoğun talep nedeniyle, kulüp yetkilileri, kurul üyeleri, şube kaptanları, eski sporcular ve antrenörler de bilet kuyruğunda yer aldı. Bilet kuyruğunda Kulüp Genel Müdürü Serkan Acar'ın eşi ve çocuklarının yanı sıra Disiplin Kurulu Üyesi Ahmet Baltacı, Dereağzı Satın Alma Müdürü Mehmet Bastoncu gibi isimler de yer aldı.

Gişelerden bugün satışa çıkan Trabzonspor maçı biletlerinden Kongre Üyeleri ve Platinium Taraftar Kart sahiplerine en fazla 2; Gold ve Classic Taraftar Kart sahiplerine ise 1 bilet satışı yapılıyor. Kulüp üyeleri ve taraftar kart sahibi taraftarlar, kulüp üyesi kartları ve taraftar kartları ile birlikte geçerli bir kimlik kartlarını da ibraz ederek biletlerini satın alabiliyor.

Biletler,15.05.2010 Cumartesi gününe kadar Kongre Üyeleri ve Taraftar Kart sahiplerine; 15.05.2010 Cumartesi günü sabah itibariyle de genel satışa açılacaktır.

Seksi olmak gerçekten zor!

Böyle biriyle yaşamak istemezmisiniz :)





Apple artık Türkiye'de

Yıllardır Türkiye'ye geleceği konuşulan fakat bir türlü beklenen adımı atmayan Apple, geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız Türkiye pazarına kendi ismiyle giriş yaptı. Dünyanın en büyük teknoloji ve tüketici elektroniği şirketi olarak kabul edilen Apple, 28 Nisan 2010 tarihinde İstanbul Ticaret Odası'na ticaret sicil kaydını yaptırırken, 4 Mayıs 2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde de Türkiye'de resmen şirket kurduğunu ilan etti. Kurulan şirketin ismi ise Apple Teknoloji Çözümleri Limited Şirketi oldu.

Reklam ve pazarlama kampanyalarını Türk şirket yapacak
Ticaret Sicil Gazetesi'nde yer alan bilgilere göre Apple Teknoloji'nin faaliyet konuları arasında pazarlama araştırmaları ve satış tahminleri yapmak, reklam ve promosyon rekabetlerinde bulunmak, Türkiye'deki Apple ürünlerinin satışı hakkında bilgi toplamak ve temin etmek konusunda Apple'ın ABD'deki merkezine yardım etmek, okullar ve yüksek eğitim kurumlarına seminerler düzenlemek, eğitimler vermek, medya reklamları, posta, basın bültenleri, halkla ilişkiler, davet, sergi ve promosyonlarla Apple'ın tanıtımına katkıda bulunmak var.

Mal alıp satabilecek

Fakat faaliyetler sadece bunlarla sınırlı değil. Apple'ın Türkiye'ye kendi markasıyla birlikte gelmiş olmasının ardından aslında herkesin aklında aynı soru işareti var. Yani Türkiye'deki Apple distribütörü olan Bilkom ile yolların ayrılıp ayrılmayacağı konusu. Çünkü bu soru, aynı zamanda Apple'ın Türkiye'de ithal ürün kapsamında satılan ürünlerinin fiyatlarının ucuzlayıp ucuzlamayacağını da ilgilendirecek önemde bir cevaba sahip. Apple Teknoloji Çözümleri'nin faaliyet konuları içerisinde bu konuyu ilgilendiren en önemli madde, "Ülkedeki satıcılar ve dağıtıcılar arasında Apple'ın belirlemiş olduğu esas kurallar standartlar ve talimatlara uygun bir ağ geliştirmek" maddesi. Ayrıca satıcı, dağıtıcı ve müşteriler arasında faaliyet zincirinin, Apple ve ağındaki ilgili faaliyet zinciri departmanları ile irtibata geçerek gelişmesine olanak sağlamak, ülkedeki satış sonrası hizmetleri ve destek ağını geliştirmek, yetkili eğitim merkezi ağını geliştirmek, Apple Mac İşletim Sistemi, iPhone ve iPod platformu içih Üçüncü Parti Yazılım Uygulamaları'nın gelişimini teşvik etmek de faaliyet konuları arasında.

Fabrika bile kurması serbest
Ülke dışında ve dışında malzeme almak, satmak ve kiralamak, acente, tanıtım ofisi, şube açmak ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmak, şirket faaliyet alanları içerisinde endüstriyel ve ticari yatırımlarda bulunmak da diğer dikkat çekici faaliyet konuları. Yani buna göre eğer Apple, Türkiye'de bir fabrika bile kurmak isterse, bunu yapması yeterli. Herhangi bir ekstra yasal düzenleme yapması gerekmiyor.

Beybi Giz Plaza'nın 1'inci katına yerleşen Apple'ın üst yönetiminde ise hiç Türk yok. Apple'ı Türkiye'de iki ABD'li ve bir Fransız yönetecek. Gary Joseph Wipfler, Elizabeth Rafael, Olivier Jacques Marie de Canson'dan oluşan bu üç isim de münferit müdür sıfatıyla görev yapacak.

Kurulan şirketin yüzde 98'i Apple ABD, yüzde 0,50'si Apple Avrupa'ya geri kalan paylar ise üst yönetimde yer alacak şahıslara ait olacak.

iTunes Kasım 2010'da Türkiye'de
Buraya kadarki bilgiler, tamamen Türkiye'de kurulan şirketin ticari kayıtlarıyla ilgili. Fakat bu bilgiler bile çoktan teknoloji sektöründe dedikodu kazanının kaynamasına yetti de arttı bile. Kimine göre Apple'dan gelen bu dev hamlenin asıl sebebi, Kasım 2010'da Türkiye'ye geleceği söylenen ve şirketin en büyük kozlarından biri olan iTunes uygulaması. iTunes'un Türkiye'ye girişinin Türk müzik endüstrisinde büyük bir dalga yaratacağı beklentisi uzun süredir gündemdeydi.

Fiyatlarda düşüş beklentisi artacak
Apple'ın Türkiye'de telif halkarı konusunda yasal bir muhattap oluşturmak amacıyla bu şirketi kurduğu söylense de arka planda asıl büyük operasyonun Türkiye'de doğrudan ürün satışlarına başlamak amacı olduğunu söyleyenler de yok değil. Bu hamlenin, özellikle ülke pazarının ve şartlarının tesbit edileceği, stratejilerin belirleneceği bir sürecin ardından Türkiye'deki pazar payını büyütmek için özellikle iPhone ve iPod gibi Türk halkının ilgisinin yüksek olduğu ürünlerde fiyat düşüşü beklentilerini artıracağı da kesin gibi.

Teknoloji forumlarındaki komplo teorileri
Ayrıca teknoloji forumlarında Bilkom'un web sitesinin değiştirilmesi, apple.com.tr web adresinin doğrudan apple.com adresine yönlendirilmesi gibi değişikliklerin Türkiye'deki aracıları aradan çıkarmaya hazırlık olduğu iddiaları çoktan tartışılmaya başlandı bile. Ayrıca bu değişikliğin apple.com'dan doğrudan alışveriş yapma olanağı getirip getirmeyeceği de merak ediliyor.

Buna karşılık şimdilik şirketin yasal kayıtlarında ve resmi açıklamalarında Koç Grubu'nun teknoloji şirketi olan Apple distribütörü Bilkom'la yola devam edileceği mesajları daha fazla ağırlıkta.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Baykal'ın telefonları susmuyor !

Baykal istifasının ardından gelişmeleri evinden izlerken partililer "eski genel başkanlarının" geri dönmesi için eylem yapıyor


Baykal'ın kararının arkasındayız
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu, ''Resmen olmasa bile fiilen genel başkanımız olan Deniz Baykal'ın belirleyeceği stratejinin sonuna kadar arkasındayız'' dedi.

Haçaloğlu'ndan ziyaret
Hacaloğlu, akşam saatlerinde eşi Mutsel Hacaloğlu ile Deniz Baykal'ı istifadan vazgeçirebilmek için Beysukent Angora Evleri'nin girişinde açlık grevi yapan partili gençleri ziyaret etti.

Gençlerin hazırladığı deftere duygularını yazan Hacaloğlu, yaptığı açıklamada, partili gençlerin onurlu ve duyarlı bir davranış gösterdiğini gösterdi.

Hacaloğlu, yaşanan olayın demokrasilerde görülebilen bir olay olmadığını belirterek, ''Bu bir ilk aslında. Böyle bir komplo ilk. Başka komplolar da var. Ülkemize, partimize yönelik bir çok komplolar sergilendi ama biz CHP'liler bu oyunu bozacağız'' diye konuştu.

Baykal'ın tekrar görevine dönüp dönmeyeceği yönündeki bir soru üzerine Hacaloğlu, ''Resmen olmasa bile fiilen genel başkanımız olan Deniz Baykal'ın belirleyeceği stratejinin sonuna kadar arkasındayız'' dedi.

Eşiyle birlikte gençlerle bir süre sohbet eden Hacaloğlu, daha sonra sitenin önünden ayrıldı.

Grev yapanlar güvenliği aştı...
Bu arada, Baykal'ın geri dönmesi için site önünde gösteri yapan CHP Ankara İl Gençlik Kolları üyesi bir grup genç, güvenliğin bulunduğu alanı aşarak, Baykal'ın oturduğu konutun önüne doğru koştu ve bir süre sloganlar attı. Güvenlik görevlileri ve polis ekipleri de gençlerin arkasından site içine girdi.

Yaklaşık bir saat Baykal'ın konutunun önünde oturan ve sloganlar atan grup, daha sonra polis gözetiminde yine sloganlar atarak, site dışına çıktı.

Atletico Madrid Uefa'yı kazandı

UEFA Avrupa Ligi'nin şampiyonu Atletico Madrid oldu. Finalde Fulham ile karşılaşan Atletico Madrid uzatmalara giden maçta yıldızı Diego Forlan ile coştu ve İngiliz temsilcisini normal süresi 1-1 biten maçta 2-1 yenerek yeni kupanın ilk sahibi oldu. UEFA Avrupa Ligi'nde şampiyon Atletico Madrid...

Yeni isim yeni şampiyon
1955'te Fuar Şehirleri Kupası olarak start alan, 1971'den itibaren UEFA Kupası adı altında düzenlenen, sezon başında da yeni formatıyla UEFA Avrupa Ligi adını alan organizasyonun ilk şampiyonu Atletico Madrid oldu. Normal süresi 1-1 biten maçta Fulham'ı 2-1 ile geçen Atletico Madrid tarihinde ilk kez UEFA Avrupa Ligi'ni kazandı. Atletico Madrid'in Avrupa kupalarındaki en büyük başarısı 1962 yılında kazandığı Kupa Galipleri Kupası olmuştu.

Almanya'nın Hamburg Arena Stadı'nda oynanan ve İtalyan Nicola Rizzoli'nin yönettiği finale sadece 2 galibiyet (Galatasaray, Liverpool) alarak gelen Atletico Madrid'in golünü 32. dakikada Forlan atarken Fulham'ın golü 37. dakikada Simon Davies'ten geldi. Son sözü söyleyen isim ise 116. dakikada Forlan oldu.

Karşılaşma heyecanlı başladı. İlk dakikalarda karşılıklı ataklar dikkat çekerken 12. dakikada Fulham'ın hatasından yararlanan Aguero'nun pasında topla buluşan Diego Forlan'ın şutu direkten oyuna alanına geri döndü. 32. dakikada Atletico Madrid'in Avrupa'daki en golcü futbolcusu olan Uruguaylı Diego Forlan topu filelere gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi. İspanyol ekibin sevinci çok uzun sürmedi. Henüz 5 dakika sonra 37. dakikada Galli oyuncu Simon Davies arka direkte gelişine isabetli vurdu ve kaleci De Gea'yı kapattığı köşeden avlamayı başardı. Skoru 1-1'e getirdi. Fulham'ın golünden sonra Atletico Madrid Schwarzer'ın kalesini adeta abluka altına almasına karşın golü bulamadı ve ilk yarı 1-1 sona erdi.

İkinci yarı ilk yarıya oranla daha kontrollü başlarken Atletico Madrid'in oyundaki üstünlüğü yine göze çarptı. Fulham ikinci yarının son bölümünde fiziksel açıdan oyundan düşse de Madrid temsilcisi karşısında iyi direndi ve 90 dakikayı gol yemeden tamamladı. Karşılaşmanın normal süresi 1-1 sona ererken 15'er dakikalık uzatma bölümüne geçildi. Bol sarı kartlı uzatma dakikalarının 116. dakikasında Uruguaylı Forlan sahneye çıktı ve penaltılara gitmesi beklenen maçı takımının lehine çevirerek kupayı takımına getirdi.

HER İKİ TAKIM DA KARŞILAŞMAYA ŞU 11'LERLE ÇIKTILAR:

ATLETİCO MADRID: De Gea, Antonio Lopez, Perea, Ujfalusi, Dominguez, Assunçao, Raul Garcia, Reyes, Simao, Aguero, Forlan

FULHAM: Schwarzer, Konchensky, Hangeland, Etuhu, Barid, Hughes, Davies, Murphy, Duff, Gera, Zamora

GALATASARAY'I ELEDİ
UEFA Avrupa Ligi'ne Şampiyonlar Ligi'nden katılan Atletico Madrid, 2. turda Galatasaray ile eşleşti.

İspanya'da 1-1 berabere biten maçın rövanşında Ali Sami Yen Stadı'nda sarı-kırmızılıları 2-1 mağlup eden İspanyol ekibi 3. tura yükseldi.

3. turda Portekiz'in Sporting Lizbon takımını 0-0 ve 2-2'lik skorlarla safdışı bırakan Atletico Madrid, çeyrek finalde kendi ülkesinden Valencia'yı 2-2 ve 0-0'lık skorlarla eledi.

Yarı finalde İngiltere'nin Liverpool takımıyla karşılaşan Atletico Madrid, evinde 1-0 kazanıp, deplasmanda 2-1 kaybetti ve adını finale yazdırdı.

Atletico Madrid'in, UEFA Avrupa Ligi'nde finale gelene kadar sadece 2 galibiyet (Galatasay ve Liverpool) alması dikkati çekerken, diğer maçların 5'inde berabere kaldı, 1'ini ise kaybetti.

EN GOLCÜSÜ FORLAN
Atletico Madrid'in bu sezon UEFA Avrupa Ligi'ndeki en golcü futbolcusu Uruguaylı Diego Forlan oldu. Oynadığı 9 maçta 6 gol atan Forlan'ı, 2 golle Agüero, 1'er golle de Reyes, Antonio Lopez ve Simao izledi.
zayıflama sohbet - zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh fatmagülün suçu ne - dizi izle dizi izle mp3 dinle mp3 indir film izle yabancı dizi kral oyun Sohbet Siteleri Sohbet mynet sohbet I escort really bayan escort do not understand vip escort the business istanbul escort I know, but ankara escort really I do not izmir escort know Can.