28 Haziran 2010 Pazartesi

Hamas’dan İsrail’e gözdağı

Suriye'nin başkenti Şam'da bir törende yaptığı konuşmada Meşal, "(Dört yıl önce kaçırılan İsrailli esir asker) Gilad Şalit tek olmayacak. bütün mahkumlarımızı serbest bırakıncaya kadar düşmanın asker ve subaylarını kaçırmaya devam edeceğiz. Benim mesajım bu" dedi.
TALEPLERİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZMeşal, "Arabuluculara söylüyorum: Müzakerelere yeniden başlamaya hazırız, ama taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Şalit, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu haklı taleplerimize yanıt vermeyi kabul ederse özgür olacak" diye konuştu. Meşal, konuşmasında ayrıca İsrail yönetimini bir kez daha, Hamas ile mahkum değişimini bozmakla suçladı.
12 GÜN SÜRECEK YÜRÜYÜŞ Askerlerinin kaçırılması konusunda oldukça hassas olan İsrail'de, Netanyahu'nun Hamas'la esir değişimi için anlaşmasını isteyen binlerce kişi dün 12 gün sürecek bir yürüyüş başlattı. Hamas, Şalit'in teslim edilmesi karşılığında İsrail hapishanelerinde tutulan ve aralarında üst düzey örgüt yetkililerinin de bulunduğu yüzlerce Filistinli'nin serbest bırakılmasını şart koşuyor. İsrail hükümeti bu teklife soğuk bakarken, geçen dört yıllık süre zarfında psikolojik olarak yıpranan İsrail halkı ise bu teklifin kabul edilmesini istiyor. Yapılan son ankete göre, İsrail halkının yüzde 72'si Şalit'in serbest kalması için yüzlerce militanın serbest kalmasına razı.
Meşal, İsrail askeri Gilad Şalit'in serbest bırakılması amacıyla serbest bırakılması amacıyla, taleplerini karşılaması koşuluyla, İsrail ile dolaylı görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduklarını söyledi. (Hürriyet)

26 Haziran 2010 Cumartesi

Gazi Koşusu’nda büyük heyecan

Türk yarışçılığının en büyük derbisi olarak bilinen Gazi Koşusu yarın yapılacak.
At yarışlarında Türk yarışçılığının derbisi olarak nitelendirilen 84. Gazi Koşusu, yarın İstanbul'da yapılacak.
Türkiye Jokey Kulübü (TJK) tarafından, Ulu Önder Atatürk adına 1927 yılından bu yana her yıl düzenlenen Gazi Koşusu’nun 84’üncüsü, Veliefendi Hipodromu’nda saat 17.45’te başlayacak.

Üç yaşlı safkan İngiliz taylarının, yarış hayatlarında sadece bir kez koşabildikleri, çim pistte 2.400 metre mesafeli Gazi Koşusu’na 22 tay katılacak.

KAZANAN AT SAHİBİ ZENGİN OLACAK
Gazi Koşusu’nu kazanacak safkan sahibine, 750 bin lira olan birincilik ikramiyesinin yanı sıra yetiştiricilik primi ve kaydiye ücretleriyle birlikte toplam 1 milyon 208 bin 350 lira kazandıracak. Koşunun ikincilik ikramiyesi 300 bin, üçüncülük 150 bin, dördüncülük ikramiyesi 75 bin lira olarak belirlendi.

ÖZEL YAYIN YAPILACAK
Gazi Koşusu ve diğer yarışların televizyonlardan canlı yayını için TJK tarafından büyük bir canlı yayın ekibi görevlendirildi.

Yarış için 2 slow motion kamera ile jokey odası, eyerleme mahalli, padok ve hipodromun değişik yerlerinden röportajlarla bu özel günün tüm detayları, toplam 25 kamera ve 70 kişilik ekiple canlı yayında ekranları başındakilere ulaştırılacak. Yarışseverler, bu büyük yarışı TJK Tv, Tay TV, Kanal D ve NTV Spor kanallarından canlı izleyebilecekler.

5 MİLYON LİRA TOPLAM İKRAMİYE DAĞITILACAK
2010 yılı şampiyonunun belli olacağı Gazi Koşusu günü, Altılı Ganyan’da dağıtılacak ikramiye tutarı da belirlendi.

Büyük günde Altılı Ganyan’ın satış tutarı ne olursa olsun, yarışseverlere 5 milyon lira toplam ikramiye dağıtılacak.

Ayrıca yarışları izlemek üzere hipodroma gelecek yarışseverlere sürpriz ikramlar ve çocuklar için de animasyonlar olacak.

YARIŞACAK SAFKANLAR
Gazi Koşusu’nda yarışacak safkanlar ve sahipleri şöyle:
1-Akdeniz Ateşi (Kazım Namlı), 2-Aydemirhan (Ayhan Giray), 3-Azaraks (Hulusi Çil), 4-Boğaziçi (Kemalettin Ezgi), 5-Disrespect (İrfan Ilgazlı), 6-Dynasty (Mustafa İlkyardım), 7- Hakkar (Talip Öztürk), 8-Lavokato (Şerafettin Gedik), 9-Mavi Kumsal (Hilmi Narmanlı), 10-Miliç (Ahmet Güven), 11-Rheinfall (Fahri Harmanlı), 12-Roman Empire (Selman Taşbek), 13-Salimcan (Mehmet Dervişoğlu), 14- Smerç (Valeria Gürsel), 15-Sultans Of Swing (Necmettin Eliyeşil), 16-Yener Kazım (Hasan Ölçer), 17-Bambino (Talip Öztürk), 18-İnvincible Girl (Ayşegül Kurtel), 19-Karasevda (Ziya Adalar), 20-Mia Nur (İnay Alkan), 21-Mystical Storm (Can Şemenoğlu), 22-Sam Girl (Doğan Küçükemre)

GAZİ KOŞUSU’NUN TARİHÇESİ
Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara’daki at yarışlarını kendi himayesinde yaptıran Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında emir vererek, Gazi Koşusu’nun düzenlenmesini istedi.

At yarışlarının modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Atatürk, fırsat buldukça hipodroma gelmekten büyük mutluluk duyuyordu. Ali Muhiddin Hacıbekir’in sahibi olduğu "Neriman"ın 1927 yılında kazandığı ilk Gazi Koşusu’nu da Ulu Önder Atatürk ile İsmet İnönü birlikte izledi.

İLK İKRAMİYE 2000 LİRA
Ali Muhiddin Hacıbekir’in "Neriman" isimli kısrağı tarafından kazanılan 1927 yılındaki ilk Gazi Koşusu’nun ikramiyesi 2.000 lira idi.

İlerleyen yıllarda bu önemli koşuyu Cumhurbaşkanları İsmet İnönü "Olgo", Celal Bayar ise "Cap Gris Nez" isimli safkanlarıyla kazandı.

İstanbul’da ilk kez 1968’de düzenlenen Gazi Koşusu’nda ise birinciliği Burhan Karamehmet’in "Asuvan" adlı safkanı elde etti.

Türk yarışçılığının en büyük klasiği Gazi Koşusu’nun armağanı olan Atatürk’ün at üzerindeki som gümüşten heykeli, 1970 yılından beri "Gazi Koşusu" galiplerine verilmeye başlandı. Ünlü heykeltıraş Doç. Dr. Şadi Çalık’ın eseri olan bu heykeli ilk kez "Sadettin" adlı safkanın sahibi Sadun Atığ aldı.

EN İYİ DERECEYİ "BOLD PILOT" YAPTI
Gazi Koşusu’nda en iyi derece, 1996 yılında Özdemir Atman’ın "Bold Pilot" (2.26.22) isimli safkanına ait.
Gazi Koşusu’nu en fazla kazanma başarısını gösteren eküri, "Darling" (1950), "Kusun" (1953), "Atlıhan" (1961), "Melikşah" (1963), "Kayarlı" (1964), "Minimo" (1971), "Akkor" (1972), "Karayel" (1973), "Buğra" (1976), "Toraman" (1982), "Cartagena" (1984), "Hafız" (1986), "Popular Demand" (2005) ile (toplam 13 kez) Eliyeşil ekürisi.

MÜMİN ÇILGIN EN FAZLA KAZANAN
Mümin Çılgın, "Helene De Troia" (1960), "Apaçi" (1965), "Nadas" (1974), "Dr. Seferof" (1979), "Dersim" (1981), "Uğurtay" (1985), "Hafız" (1986), "Top Image" (1988) ve "Abbas" (1991) ile 9 kez kazanarak, Gazi Koşusu’nu en fazla kazanma başarısını gösteren jokey oldu.

Geçen yılki 83. koşuyu Ahmet Kılıçcıoğlu’nun sahibi olduğu "Miramis" isimli safkan, jokeyi Gökhan Kocakaya ile "2.30.33"lük derecesiyle kazanmıştı.

25 Haziran 2010 Cuma

Aşk-ı Memnu internete de damga vurdu

SUADA'DA DEV ORGANİZASYONBihter’i, Behlül’ü, Adnan Bey’iyle 2 yıldır hayatımıza yer eden fenomen dizi “Aşk-ı Memnu” dün gece 79. bölümünde duygusal bir finalle ekrana veda etti. Kanal D’nin Halit Ziya Uşaklıgil’in aynı adlı eserinden ekrana uyarladığı “Aşk-ı Memnu”nun final gecesi dev bir yardım organizasyonuna dönüştü. Kanal D Suada’da, geliri Milliyet’in Baba Beni Okula Gönder kampanyasına bağışlanacak olan 700 kişilik dev bir organizasyon hazırladı. Dizinin final bölümü için Suada özel olarak dekore edilirken girişe dev harflerle ‘Aşk-ı Memnu Veda’ yazıldı. Geceye Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ, Selçuk Yöntem ve Nebahat Çehre başta olmak üzere dizinin tüm ekibi katıldı. Suada’daki özel gecede barkovizyonlardan dizinin son bölümü seyredildi. ‘Aşk - ı Memnu’nun Bihter’i Beren Saat, bir gün önce Maçka Frame’deki ekip yemeği sonrası basına görüntü vermemek için mutfak kapısından kaçarken burktuğu ayağını çorapla kamufle ettiği alçılı ayağıyla katıldı.
KIVANÇ İLK KEZ EL ELEDizinin Behlül’ü Kıvanç Tatlıtuğ, geceye 5 aylık sevgilisi İdil Fırat’la el ele katıldı. Adnan Bey’i canlandıran Selçuk Yöntem’e, gecede eşi Cihan Yöntem eşlik etti. Yeni bölüm yazısı ekranda görünür görünmez Suada’da büyük bir alkış, ıslık ve tezahürat koptu. Dizinin final bölümü nedeniyle İstanbul sokakları dizi izlemek için evlerine giden vatandaşların yokluğu nedeniyle tam manasıyla hayalet şehre döndü.

24 Haziran 2010 Perşembe

Elazığ'da çatışma 2 şehit

Çatışmanın ortasında kalan 1 vatandaş hayatını kaybederken, 2 vatandaş ve 3 asker yaralandı.
İHA'ya açıklama yapan Elazığ Valisi Muammer Erol, Karakoçan ilçesi Yoğunağaç köyü kırsalında arama-tarama faaliyeti yürüten güvenlik güçleri ile terör örgütü militanları arasında çatışma çıktığını, olayda çatışmanın ortasında kalan 1 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 2 vatandaş ve 3 askerin yaralandığını ifade etti.
ELAZIĞ'DA 2 ASKER ŞEHİT

AA - Karakoçan ilçesi kırsalında güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada yaralanarak hastaneye kaldırılan 2 asker şehit oldu.

Öğrencisiyle arabada basıldı

ADAPAZARI Mehmet Akif İlköğretim Okulu'nda Fen ve Teknoloji Dersi öğretmeni olarak görev yapan 37 yaşındaki Şuayip Aydın, 14 yaşındaki kız öğrencisi ile birlikte Sapanca Gölü'nde otomobil içerisinde yakalandı. Adliyeye sevk edilen 2 çocuk babası öğretmen tutuklanarak cezaevine gönderildi.

KİMLİK KONTROLÜ ORTAYA ÇIKARDIOlay 7 Haziran tarihinde meydana geldi. Sapanca Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekip, göl kıyısında park halinde bulunan otomobilden şüphelenince kimlik kontrolü yaptı. Kontrolde öğretmen 2 çocuk babası Şuayip Aydın’ın yanındaki kızın, aynı okulun 8'inci sınıfında öğrenim gören öğrencisi olduğu anlaşıldı. Çelişkili ifadeler verince, olay yeri jandarma bölgesi olduğu öğretmen ve kız öğrenci jandarmaya teslim edildi.
BENİ SEVDİĞİNİ SÖYLÜYORDUJandarmaya getirilen kızın ailesi şikayetçi olunca öğretmen gözaltına alındı. Uzman pedagog tarafından ifadesi alınan küçük kızın, öğretmeni ile cep telefonu ile mesajlaştıklarını belirterek “Beni sevdiğini söylüyordu.” dediği kaydedildi.
TUTUKLANDIJandarmadaki ifadesinde öğrencisi ile aralarında duygusal ilişki olduğunu söyleyen ögretmen Şuayip Aydın çıkartıldığı mahkemece ‘Çocuğun cinsel istismarı’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü de olay üzerine ögretmen Şuayip Aydın'ı açığa aldı.

22 Haziran 2010 Salı

Şebnem Arda’ya eski eşinden darbe

Eski eşi Kaan Yakupoğlu'nun hafta sonu bir gazeteye verdiği röportajda 'Anneleri bakamadığı için 2 çocuğumuzu bana bıraktı. 10 aydır hem annelik hem babalık yapıyorum' şeklindeki açıklamaları ünlü spikerin eski eşi Şebnem Arda'yı üzdü. Arda, köşe yazarlığı yaptığı internet sitesindeki köşesini bu konuya ayırarak dert yandı.

6 yaşındaki kızı Eda ve 13 yaşındaki oğlu Arda'nın babalarıyla birlikte verdiği röportajı çocuklarıyla kahvaltı yaparken okuduğunu anlatan ünlü sunucu, 'Kaan'ın sözlerini okudukça bir mengene kalbimi sıkıştırdı. Kolay ağlamam ama gözlerimden yaşlar süzüldü. Üzüldüğümü kızım fark etmesin istedim' dedi.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Kayseri ve Yozgat’ta deprem

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'nden alınan bilgiye göre, Kayseri'nin Özvatan ilçesinde dün gece saat:01.40 sıralarında 2.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Öte yandan merkez üstü Yozgat'ın Yerköy ilçesi Salmanlı köyünde de 2.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Yaşanan her iki depremde can ve mal kaybının bulunmadığı öğrenildi.

20 Haziran 2010 Pazar

Kewell’a bir maç ceza

Galatasaray forması da giyen milli futbolcu Gna karşısında 24. dakikada kaleye giden topu eliyşl kestiği maçın hakemi tarafından kırmızı kartla cezalandırılmıştı. FIFA Disiplin Heyeti, Avustralyalı futbolcunun cezasını 1 maç olarak açıkladı. Kewell, Avustralya'nın 23 Haziran'da Sırbistan ile oynayacağı karşılaşmada forma giyemeyecek.

Elazığ’da karakola saldırı: 1 asker şehit

Elazığ'ın Palu İlçesi'ne bağlı Arındık Jandarma Karakolu'na bir grup terörist saldırıda bulundu. Saldırıda 1 asker şehit olurken 1 asker de yaralandı.

Askerlerin karşılık vermesi üzerine baskını yapan teröristler gece karanlığından yararlanarak kaçtı. Bölgede teröristlere yönelik operasyon başlatıldığı öğrenildi.

18 Haziran 2010 Cuma

Çocuk evliliği kurtarır mı

Sağlıklı yürüyen ilişki de eşlerin her biri sorumluluk ve sınırlarının farkındadır. Bireyselliğinin yanı sıra birlikteliğinin de ne demek olduğunu bilir. Kendisiyle barışıktır, isteklerinin neler olduğunu belirlemiştir ve yalnız kalmak onu korkutmaz. Kendi mutlu olan birey karşısındaki insanı da mutlu eder. İlişkide güven, sevgi, saygı ve paylaşımlar vardır. Eşler ilişkilerini zenginleştirme çabasındadırlar. Birbirlerini kaybetme korkuları olmayan eşler birlikte olmanın keyfini yaşarken, çocuk doğurma fikri de ilişkilerini pekiştirir ve güçlendirir.

Bunun tam tersinin yaşandığı bir evlilik de ise çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi kabusa dönüştürebilir. Çocuk evliliği kurtarmaktan ziyade, çocuğu bu evlilik ortamından kurtarmak gerekebilir.

17 Haziran 2010 Perşembe

Şemdinli’de taciz ateşi: 1 asker yaralı

Genelkurmay Başkanlığı web sayfasında Şemdinli'nin dağlık arazi kesiminde, güvenlik güçleri tarafından sürdürülen aramalar sırasında bir grup bölücü terör örgütü mensubunun taciz ateşi açtığı belirtildi. Açılan taciz ateşi ile 1 erbaş yaralandı. 

Yaralı asker Hakkari Asker Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Bölgede kapsamlı operasyon başlatıldı. Bu arada, terör örgütü PKK'dan kaçan 1 teröristin Bitlis'in Hizan İlçesi’nde güvenlik güçlerine teslim olduğu bildirildi.

Nehir’in ehliyetine el konuldu

Güzel oyuncu Nehir Erdoğan'ın ehliyetine alkollü araç kullandığı için altı ay süreyle el konuldu. Aşk Bir Hayal dizisinin ünlü oyuncusu Nehir Erdoğan, önceki gece sabah karşı 04.00'te Etiler'de arabası ile polis kontrolünde durduruldu. 0.64 promil alkollü olduğu öğrenilen oyuncunun ehliyetine altı ay süreyle el konuldu. Polis Erdoğan'ın işlemlerini yaparken oyuncu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan "Bugün benim doğum günümdü. Arkadaşlarımla kutladık, bir kadeh şarap içmiştim. Biraz fazla kaçmış sanırım, bana doğum günü hediyesi oldu" dedi. Erdoğan'ın arabasını polisler Ulus otoparkına çekerken, oyuncu taksiye binerek evninin yolunu tuttu.

Nefise sunuculuğa iyice ısındı

Ünlü manken Nefise Karatay, özel kanalda sunduğu Afiş isimli programla televizyonculuğa daha fazla ısındığını ve bu işi çok sevdiğini söyledi. Karatay, televizyonculukla oyunculuk arasında televizyonun daha çok kendisini çektiğini belirterek “Oyunculuğu çok seviyorum ama o ayrı bir şey. Bunun tadını aldıktan sonra, ‘Oyunculuk beni keser mi’ diye düşünüyorum. Bu işi asla bırakmak istemiyorum. Çok yoğun bir temposu var” dedi. Karatay şu anda yaptığı işten çok mutlu olduğunu, tamamen işine konsantre olduğunu söyledi.

16 Haziran 2010 Çarşamba

İsviçre İspanya’yı yıktı

Dünya Kupası'nın favorilerinden biri olarak gösterilen İspanya ilk maçında İsviçre karşısında şok bir sonuç aldı. İspanya İsviçre'ye 1-0 yenildi.
Dünya Kupası H Grubu'nda favorilerden İspanya, İsviçre ile karşılaştı. Türkiye'nin de bulunduğu eleme grubundan lider olarak çıkan İspanya ve İsviçre arasında oynanan karşılaşma Dünya Kupası'nda şu ana kadar oynanan mücadelelerin en hareketlilerinden biri olarak dikkat çekerken sürpriz bir sonuç ortaya çıktı. Son Avrupa Şampiyonu İspanya, İsviçre'ye 1-0 yenildi. 2 topun direkte patladığı karşılaşmada İsviçre'yi galibiyete götüren gol 52. dakikada Fernandes'ten geldi. Son Dünya Şampiyonu İtalya da Paraguay ile 1-1 berabere kalmıştı.
Maçtaki ilk pozisyonu İspanya yakaladı. 23.dakikada Pique defansın arkasına sarkıp defanstan harika sıyrıldı. Vuruşunda kaleci Benaglio topu iyi çıkardı. İspanya ilk atağını bulduğu 23. dakikadan sonra İsviçre kalesinde daha çok görünmeye başladı. Fakat İspanya'nın çabaları sonuç vermedi ve ilk yarı golsüz sona erdi.
İkinci yarıya İspanya iyi başladı. İkinci yarının ilk 5 dakikasında İsviçre kalesini abluka altına alan İspanyollar 52. dakikada büyük bir şoka uğradı. Eren Derdiyok'un yarattığı pozisyonda top kale dibinde Fernandes'in önünde kaldı. Pique'nin müdahalesine karşın Fernandes topu filelere gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi.
61. dakikada Del Bosque iki değişiklik birden yaptı. Yedek kulübesinde maça başlayan Fernando Torres büyük alkışlarla oyuna alınırken bir diğer umut Jesus Navas'ı da Del Bosque sahaya sürdü.
Yeni yapılan değişikliklerle İsviçre kalesinde daha etkili olmaya başlayan İspanya'da Xabi Alonso'nun uzak mesafeden muhteşem şutu 71. dakikada üst direkte patladı. 74. dakikada bu kez sahneye Eren Derdiyok çıktı. Türk asıllı futbolcu harika hareketlerle ceza alanına girdi. Rakiplerinden harika sıyrılarak topu çok klas vurdu, Casillas'ı geçen top direğe çarparak oyun alanına geri döndü.
İsviçre'de Türk asıllı futbolcular Gökhan İnler ve Eren Derdiyok da ilk 11'de forma şansı buldular. Hakan Yakın ise 79. dakikada oyuna girdi.

15 Haziran 2010 Salı

Ulaşımda indirim müjdesi

İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri(İETT), toplu taşımada kullanılan otobüslerin doğalgaza dönüşümü için Güney Koreli CEV şirketi ile iyi niyet anlaşması imzaladı.
OTOBÜSLERDE DOĞALGAZ DÖNEMİ 
İETT Genel Müdürü Baraçlı, deneme sürecinde başarılı olunması halinde İETT'nin diğer otobüslerinde de doğalgaza geçileceğini, buradan elde edilen tasarruf ile bilet fiyatlarını ucuzlatabileceklerini açıkladı. Baraçlı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun(DEİK) organizasyonu ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Güney Kore’ye düzenlediği resmi geziye katıldı. DEİK'ten yapılan açıklamada Baraçlı, imzalanan anlaşmanın etapta 400 otobüsün doğalgaza dönüşümünü kapsadığını açıkladı.
Doğalgazla çalışan otobüslerin mazotlulara göre yaklaşık yüzde 40 daha az maliyetli olacağını söyleyen Baraçlı, deneme sürecinde başarılı olunması halinde İETT’nin diğer otobüslerinin de doğalgaza geçeceğini, buradan elde edilen tasarrufla bilet fiyatlarını da ucuzlatabileceklerini açıkladı. Açıklamada, CEV şirketinin ise mazotla çalışan otobüslere göre oranını yüzde 60 olarak öngördüğü bildirildi.
BAŞARILI OLURSA YENİ OTOBÜSLER DOĞALGAZLI OLACAK
İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, filoda bulunan yaşlı otobüslerin yenilenmesi gerektiğini, doğalgaz kullanımında başarılı olunması halinde  alınacak araçların doğalgazlı olacağını ifade etti. Baraçlı, bu alımlarda Türk firmaları tercih etmek istediklerini söyledi. Otobüslerde doğalgaz kullanımının egzoz gazını azaltarak çevreye de olumlu katkısı olacağına dikkat çeken Baraçlı, metrobüsler sayesinde günlük karbon emisyonunun 623 ton azaldığını hatırlattı.
DEİK'in açıklamasına göre, otobüslerin mazottan doğalgaza dönüşümü için İETT herhangi bir masraf yapmayacak. Toplam maliyet, 14 taksite bölünürken, elde edilen tasarrufun belli bir yüzdesi şirkete ödenecek. İETT’nin halen toplam 2 bin 830 aracı bulunduğu, Anonim şirket olarak görüldüğü için akaryakıt kullanımında ÖTV'de ödediği, İETT’nin aylık akaryakıt giderinin 20 milyon TL’yi geçtiği ve 5 bin 500 şoförün kurumda çalıştığı belirtildi. Bir şoförün ortalama toplam maliyetinin 4 bin 500 TL olduğu belirtilen açıklamada, şirketin yıllık zararının 100 milyon TL olduğu bildirildi.
45 YILLIK MÜTEAHHİT TÜRKİYE'NİN ÇÖPÜNE TALİP
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Güney Kore’ye düzenlediği resmi geziye katılan Yapı Merkezi Murahhas Azası Başar Arıoğlu ise Türkiye’deki Büyükşehir belediyelerinin atık yönetimini yapmaya talip olmayı düşündüklerini söyledi. Güney Kore’de atık yönetimi alanında dünyanın en iyi teknolojilerinden birini üreten MECEN IPC adlı firma ile görüştüklerini belirten Arıoğlu, Koreli firmaların bu alanda hem iyi teknoloji ürettiklerini; hem de ucuz olduklarını kaydetti.
SEUL BELEDİYESİ ÇÖPTEN 60 MEGAVAT ENERJİ ÜRETİYOR
Müteahhitlik sektöründe nakit akışında yaşadıkları düzensizliğin kendilerini farklı arayışa yönelttiğini ifade eden Arıoğlu, Türkiye’de bazı belediyelerin çöpten enerji ürettiğini, ancak bu belediyelerin de Güney Kore’deki teknolojiyi kullanmaları halinde çok daha verimli sonuçlar alacaklarını belirtti. Arıoğlu, Güney Koreli firmaların kullandığı teknoloji ile normal koşullarda 10 yılda dolan atık sahalarının 60-80 yıl kullanılabileceğini kaydetti. Çöpten enerji üretimi için Türkiye’deki belediyelerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çeken Yapı Merkezi Murahhas Azası Arıoğlu, yüksek teknolojili atık yönetimi için Türkiye’deki belediyelerin birçoğunun masraf altına girmeyeceğini; bazı belediyelerin ise çöp için harcadığı masrafı düşürebileceğini söyledi. Arıoğlu, Seul belediyesinin çöpten saniyede 60 megawattlık enerji ürettiğini sözlerine ekledi.
SERBEST TİCARET ANLAŞMASI İMZALANMASINI BEKLİYORUZ
DEİK Türk- Kore İş Konseyi Başkanı Ali Kibar ise, kısa sürede Türkiye ile Güney Kore arasında serbest ticaret anlaşması imzalanmaması halinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yönelik ihracatının darbe alacağını söyledi. Ali Kibar, iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin nisan ayında başladığını hatırlattı ve sonbaharda Güney Kore’de yapılacak G-20 toplantıları sırasında bu anlaşmanın imzalanmasının beklendiğini kaydetti.
Kibar, Güney Kore'nin, bu anlaşma ile Avrupa Birliği’ne ihraç ettiği otomotiv, demir-çelik, beyaz eşya gibi ürünlerde gümrük vergisini sıfırladığı, Türkiye’nin Kore’den ithal edip üzerine katma değer koyarak ihraç ettiği ürünlerin bu nedenle yüzde 8-10 daha pahalı hale geldiğini söyledi.

30’luk Kim’in 16’lık sevgilisi

Kim Kardashian, ölüm tehditleri almasına rağmen Justin Bieber tutkusundan vazgeçemiyor. 29 yaşındaki Ermeni asıllı televizyon yıldızı, youtube'daki videolarıyla ünlenen ve ardından çıkardığı ilk albümüyle özellikle genç kızların hayranlığını kazanan Justin Bieber'e tutkusunu twitter'dan itiraf etmişti. Ardından Bieber'la çekilmiş fotoğraflarını siteye yükleyen Kardashian, şarkıcının fanatik hayranlarından ölüm tehditleri aldığını açıklamıştı.

Ancak Kim Kardashian tüm bu gelişmelere rağmen çıtır tutkusundan vazgeçmiyor. Bahamalar'da birlikte rol alacakları yeni filmin özel çekimleri için objektif karşısına geçen ikili, elbiseleriyle denize girdi ve seksi pozlarıyla plajdakilerin dikkatini üzerine çekti.

14 Haziran 2010 Pazartesi

THY vatandaşlar için Kırgızistan’a uçtu

Yapılan açıklamada, uçağın Bişkek;e ve ardından Oş kentine intikal edeceği kaydedildi.

Uçak gönderilecek
Oş ve civarında bulunan Türk vatandaşlarının tahliyelerine ilişkin gerekli düzenlemelerin Türkiye'nin Bişkek Büyükelçiliğince yürütülmekte olduğunun kaydedildiği açıklamada, Kırgızistan;ın Celalabad şehrinde bulunan Türk vatandaşlarının tahliyelerine yönelik çalışmaların da devam etmekte olduğu belirtildi.

Açıklamada ayrıca, Kırgızistan'a yardım malzemesi gönderileceği kaydedildi. Açıklamada, "Kırgızistan'ın güney bölgesinde meydana gelen olaylar bağlamında Kırgız Hükümetinin acil insani yardım talebini karşılamak üzere Türk Kızılayı tarafından sağlanan ilaç, tıbbi malzeme ve gıdadan oluşan yaklaşık 15 tonluk yardım malzemesini Kırgızistan'ın Oş kentine ulaştırmak üzere yarın erken saatte bir uçak hareket edecektir" denildi.

13 Haziran 2010 Pazar

17 yaşındaki anne beşiz doğurdu

Halep Üniversitesi Doğum ve Hastalıkları Hastanesi'nde gerçekleştirilen doğum ile ilgili açıklamada bulunan Doktor Claire Thomas, kısırlığa yönelik her hangi bir ilaç tedavisi olmadan meydana gelen çoğul gebeliğin ardından annenin başarılı bir doğum gerçekleştirdiğini söyledi. Doktor Thomas annenin ve küçük bebeklerin kontrol altında olduklarını belirterek, sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu belirtti.

Beşiz bebek sahibi olan babanın ise 22 yaşında serbest işçi olarak çalıştığı, maddi durumu kötü olduğu ve ailesiyle birlikte küçük bir evde yaşadığı belirtildi.

Ali Tezel eşini önce baldızıyla aldattı ardından dövüp bıçakladı

Ali Tezel hakkında 6 ay eve yaklaşmama cezası verilince de, "Eşim şöhretimi kıskanıyor" diyerek boşanma davası açtı. Karşı boşanma davası açan Meryem Tezel de, "Yıllardır hovardalıklarına göz yumdum. Ama o gitti beni baldızıyla aldattı" dedi.
Çocuklarının yanında eşini tartakladıSabah gazetesinin haberine göre olay Polis ve Adli Tabip tutanaklarına yansıdı. Meryem Tezel, 10 Mayıs günü eşi Ali Tezel'e ayrılmak istediğini söyledi. İddiaya göre bu istek üzerine çılgına dönen Ali Tezel, çocuklarının yanında eşini tartakladı. Kendisini banyoya kilitleyen Meryem Tezel o anları şöyle anlattı: "Bir gün boşanırım diye para biriktirmedim. O sabah çantasındaki 20 bin TL'yi aldım. 'Ben keriz miyim, benden boşanman için sana para vereyim?' dedi. Sinirlendiğini görünce küçük çocuklarımı üst kata çıkardım, kendimi de banyoya kilitledim. Kapıyı kırarak içeri girdi. Kafama, her yerime vurdu. Elinde bıçak vardı. Bıçak yaralarını sonradan gördüm. 'Defol git akşama gelme, yoksa öldürürüm' deyince karakola gidip şikayetçi oldum ve hastaneden rapor aldım." Adli Tabip incelemesinde Meryem Tezel'in kalçasında 2 cm derinliğinde bir bıçak yarası ile sağ kulağında 1 cm kesik izi ve ödem bulundu. Ayrıca kafa ve göğüs başta olmak üzere vücudunun bir çok bölgesinde ödem ve morluklar tespit edildi.
6 ay eve yaklaşmama cezası Yediği dayağı içine sindiremeyen Meryem Tezel, verilen raporun ardından aynı gün soluğu mahkemede aldı. Dayak ve bıçaklama olayına ilişkin olarak Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı, Ali Tezel hakkında soruşturma başlattı. Meryem Tezel'in şikayetini değerlendiren Üsküdar 2'nci Aile Mahkemesi de, Ali Tezel hakkında 6 ay eve yaklaşmama cezası verdi. Hakim Abdurrahman Buldağ, Ali Tezel'in, eşine karşı şiddete ve korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmamasını da kararına ekledi.
Avukatı yayın sansürü istediUzaklaştırma kararı üzerine Ali Tezel, "Eşim beni kıskanıyor, haset ediyor!" diyerek avukatı Yelda Kaya aracılığıyla alelacele boşanma davası açtı. Avukat Kaya, müvekkilinin kamuya mal olmuş, şöhretli bir mesleki kimliğe sahip olduğunu belirterek, "Meryem Tezel kıskançlık duygusunu patolojik bir aşırılığa taşımış, asılsız ithamları ile davacının yaşamını baskı altına almıştır. Bu kıskançlık mesleki başarısının sonlanmasını dileyen bir hasetliğe dönüşmüştür" iddialarını kaleme aldı. Eşinden 455 bin lira maddi, 50 bin lira manevi tazminat isteyen Ali Tezel, 4 çocuğundan yaşları küçük olan ikisinin velayetlerinin kendisine verilmesini talep etti. Avukat Yelda Kaya ayrıca, müvekkilinin şöhretini öne sürerek yayın sansürü de istedi.
Eşini baldızıyla aldattı, baldıza İzmir'den ev aldıAli Tezel'in açtığı dava üzerine Meryem Tezel de avukatı Bülent Akbaş aracılığıyla karşı boşanma davası açtı. Avukat Bülent Akbaş dava dilekçesinde birbirinden çarpıcı iddiaları ardı ardına sıraladı. Avukat dilekçesinde, Ali Tezel'in, müvekkili Meryem Tezel'i, müvekkilinin kız kardeşi, yani davalının baldızı A.K. ile aldattığını ve cinsel ilişkiye girdiğini öne sürdü. Avukat, Ali Tezel'in baldızı ile 10 yıllık ilişkisi olduğunu, bu ilişkiyi diğer kızkardeş N.K.'nın da doğruladığını belirtti. Delil olarak da bazı fotoğraflar ve Ali Tezel'in A.K.'ya 10 yıldan beri düzenli olarak gönderdiği paraların dekontları sunuldu. Dilekçede, Ali Tezel'in, baldızı A.K.'ya İzmir'de bir daire satın aldığı da ileri sürüldü.
Çantasında prezervatif, viagra ve çin topuDilekçede ayrıca Ali Tezel'in başka kadınlarla da ilişkide olduğu iddia edildi. Boşanma dilekçesinde, "Meryem Tezel eşinin çantasında birçok kere prezervatif, Viagra ve 'Çin Topu' gibi cinsel içerikli ve cinsel gücü arttırıcı ilaçlar görmüştür. Ancak Ali Tezel inandırıcı bir cevap verememiştir" denildi. Ali Tezel'in çalışanı Ö.V. ile de ilişkide olduğu ileri sürülen dilekçede, "Ali Tezel, Ö.V.'ye pornografik içerikli e-posta göndermiştir. Sosyal güvenlik uzmanı olan ve iş yerinde taciz (Mobbing) konularında kamuoyuna ahkam kesen Ali Tezel'in bu davranışı, nasıl bir ruh hali içinde bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır" dendi.
İstanbul'da garsoniyerAli Tezel'in 'İşe gidiyorum' diyerek başka kadınlarla buluştuğu iddia edilen boşanma dilekçesinde şöyle denildi: "Hatta bir keresinde Sinop'ta olduğunu, 'vardım' mesajıyla eşine bildirmesine rağmen, o gün Esenyurt'ta gizlice kiraladığı dairede başka bir kadınla kaldığını, aynı gün Eminönü'nde trafik cezası yediğini biliyoruz. Bu iddialara ilişkin delilleri mahkemeye sunacağız." Ayrıca dilekçede, Meryem Tezel için 200 bin lira maddi ve 500 bin lira manevi tazminat, 4 çocuğu için de ayrı ayrı 25'er bin lira olmak üzere aylık toplam 100 bin lira nafaka istendi, çocukların velayetinin de anne Meryem Tezel'e verilmesi talebinde bulunuldu. 

12 Haziran 2010 Cumartesi

Sri Lanka’da tsunami alarmı

Sri Lanka ulusal felaket yönetimi yetkilisi Pradeep Koddipily,yaptığı açıklamada, tüm kıyı bölgelerinde alarm verildiğini bildirdi.

Koddipily, nüfusun kıyı bölgelerini boşaltması çalışmalarının izlenmekte olduğunu kaydetti.

Erkekler sabah da seks seviyor

Kadınlar daha geç saatlerde cinsel ilişkiye girmek isterken, erkeğin gece boyunca bir kaç kere ereksiyon yaşaması sabah daha istekli olmasına yol açıyor. Partneriniz gözlerini ilk açtığı üç saniye içinde söylediği lafların ardından seks yapmak istemeyebilir ama ona yaklaşım biçiminiz isteğinizi elde etmenize yardımcı olacaktır.

Önceki geceden hazırlıklı olun
Sabah aktivitesinden önce sıcak yatağınızdan kalkmamanız için yatmadan önce hazırlık yapmalısınız. Yatağın yakınına naneli sakız ya da ağız kokusu gidericisi koymanız, sabahın erken saatlerinde size çok yardımcı olacaktır. Ayrıca uyumadan önce duş almayı da unutmayın. Ayrıca elinizin ulaşabileceği bir yerde de kondom olsun.

Biyolojik alarmınızı kurun
Sabah ilişkisi yaşarken işe geç kalmamak için biraz erken kalkmak çok iyi olacaktır. Bu yüzden, olduğundan daha erken uyanın. Partnerinizden daha önce uyanırsanız onu yavaş hareketlerle kendine getirebilirsiniz. Sizin olaya hazır olduğunuzu ancak yanınızdaki dişinin olaya ısınana kadar biraz zaman geçeceğini unutmayın. Sabah seksi ‘iyi bir gün’ ve ‘mükemmel bir gün’ arasındaki farkı yaratabilir.

Nazikçe onu uyandırın
Nazikçe ve yumuşakça ona dokunun. Tüm vücuduna ve yüzüne öpücükler kondurun. Parmaklarınız onun saçlarında gezinsin. Bu cinsel yaklaşım onun pozitif bir şekilde uyanmasına yardımcı olacaktır.

Ona kendini seksi hissettirin
Kadınınız ilk uyandığı anda kendini seksi hissetmeyebilir. Bu yüzden onu moda sokun: ne kadar güzel olduğundan bahsedin. Dağılmış saçını, yastığın yüzünde oluşturduğu izleri görmezden gelin. Onu ne kadar çok istediğinizi söyleyin. Eğer sabah bunları söylerken yüzüne bakamıyorsanız yüz yüze olmayan bir pozisyon kullanın. Sırtınından ona sarılarak bunları söylemeniz ayrıca sizin onun sabah ki ağız kokusundan kaçmanıza da yardımcı olacaktır.

Sabah seksi gününüzün iyi geçmesine yardımcı olacaktır. Gün boyu yüzünüzden gülümseme eksilmeyecek ve gününüz ne kadar yorucu olsa da kendinizi enerjik ve mutlu hissedeceksiniz. Ancak her sabah seks yapmak sizi işten soğutabilir çünkü partneriniz sabah saatlerinde cinsel olarak pek bir şey hissetmez. Zaman zaman sabahları güne bu aktivite ile başlayın.

Kırgızistan’da olağanüstü hal

Hükümetten yapılan açıklamada, Calalabad kentinde ve Suzak ilçesinde olağanüstü hal ilan edilmesine karar verildiği belirtildi.
Calalabad'da bugün toplanan binlerce Kırgız, Oş'a gitmek için yerel yönetimden araç talep etti.
Geçici hükümet dün gece Oş'ta Kırgızlar ile Özbekler arasında çıkan çatışmaları durdurmak için olağanüstü hal ve 18.00-06.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan etmişti.
Eyalette olağanüstü hale aldırmayan binlerce kişi, otomatik silahlarla güvenlik güçlerine, itfaiye ve sağlık ekiplerine ateş açmıştı.
Bu arada, sivil toplum örgütleri, Oş'taki çatışmalarda dünden beri ölenlerin sayısının yaklaşık 500, yaralananlarınkinin 2500 civarında olduğunu öne sürdü.
Resmi verilere göre ise olaylarda 65 kişi öldü, 700'den fazla kişi yaralandı. 

Maradona’nın eşi gözaltında

Güney Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası'nı izlemek için bu ülkeye gelen Arjantin Milli Takımı Teknik Direktörü Diego Maradona'nın eski eşi Claudia Villafane, adı holigan listesinde bulunduğu gerekçesiyle 4 saat boyunca gözaltında tutuldu.

Güney Afrikalı yetkililer, Villafane'nin adının kendilerine Arjantin hükümeti tarafından verilen 800 kişilik holigan listesinde bulunduğunu bildirdi.

Güney Afrika Göçmen Bürosu'nun Villafane'yi Johannesburg'da 4 saat boyunca gözaltında tuttuktan sonra serbest bıraktığı belirtildi.

Villafane, yaptığı açıklamada, kendisiyle birlikte başka kadınların ve hatta çocukların da listede yer aldığını söyledi.

11 Haziran 2010 Cuma

İşte gerçek Eyşan

Dört yıldır sır gibi sakladığı eşi Evren Filiz, Bodrum’da oyuncuyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı
Dizideki Ömer Uçar rolüyle ünlenen İsmail Filiz (36), 2006’da 15 yıldır birlikte olduğuEvren Filiz’le evlendi. Ama bunu hiç açıklamadı. ‘Ezel’ dizisindeki Eyşan gibi gençlik aşkı olan Evren Filiz, eşinin büyüyen şöhretinin ardından Bodrum’da ortaya çıkıp, açıklama yapmaya karar verdi:
Başaralı bulmuyorum
- “Lise sondan beri birlikteyiz. Dört senedir de evliyiz. Ben büyük bir beyin ameliyatı geçirdim. İsmail daha sonra artist olmaya merak sardı. ‘Ezel’ tutunca kendisinde ve hayatımızda değişiklikler oldu. Hâlâ görüşüyoruz ama sadece telefonda konuşabiliyoruz. Çekimler bitince yanıma geleceğini söyledi.”
- “Söylendiği gibi ailesi çok zengin değil, para için oyunculuğa girmedi ama tanınmak istiyordu. Biz saklanıyorduk. Kızların ona hayranlığı olabilir, bana da erkekler hayran. Hâlâ onun soyadını taşıyorum.”
- “Evli değilim’ diyemez. Yan yana görüntü vermememizin gerçek sebebi İsmail’in ailesidir.” 
- “Onu başarılı bulmuyorum. Bence çok iyi oynamıyor, diziden sonra çok değişti. En büyük özelliği olan dürüstlüğünü kaybetti.” 
- “Onu çok seviyorum, o benim bir tanem.  Ne olursa olsun o benim kocam. Boşanma söz  konusu değil.” 

Sandra planlı öpüşmüş

Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen MTV Sinema Ödülleri'nde Scarlett Johansson'u dudaklarından öperek gündeme damgasını vuran Sandra Bullock'un bu öpüşmeyi daha önceden planladığı ortaya çıktı! Bullock'a yakın bir kaynak, "Aslında Scarlett, Zac Efron'la birlikte başka bir ödülü vermek için sahneye çıkacaktı. Ancak Sandra törenin yapımcılarıyla konuşup , bu işi planladı" dedi.

Leyla’nın Evi İzmirlilerle buluşuyor...

Tiyatrokare’nin dev prodüksiyonu ‘Leyla’nın Evi’ tiyatro oyunu Anadolu turnesinde seyirciden büyük ilgi görüyor. İzmit, Antalya, Eskişehir ve Ankara’da salonları hınca hınç dolduran oyun 28-29 Haziran tarihlerinde ise İzmirlilerle buluşuyor. Zülfü Livaneli’nin kaleminden tiyatroya uyarlanan, kitabı 60 baskı yapan “Leyla’nın Evi” muhteşem dekoru, müzikleri ve sinematografik kurgusuyla sezonun en iddialı yapımları arasında! 

Zülfü Livaneli’nin ilk kez bir kitabı tiyatroya uyarlandı. Yaklaşık 1 yıl süren hazırlık aşaması ve provaların ardından sahnelenmeye başlanan oyun Türkiye’yi geziyor. Anadolu turnesinin İzmir ayağında sıcak bir Haziran akşamında İzmirli seyirciyle buluşacak olan oyun, 28- 29 Haziran’da İzmir Bostanlı Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu’nda saat 21.00 itibariyle sergilenecek. “Leyla’nın Evi” için Vals ve Hip hop müzikler besteleyen Zülfü Livaneli, hayranlarına oyun sonrasında hediye edilecek CD ile sürpriz yaptı. Yönetmenliğini Nedim Saban’ın yaptığı oyunun başrollerinde Celile Toyon, Ayça Varlıer, Onur Bayraktar, Nuri Gökaşan, Volkan Severcan, Melda Gür, Bülent Seyran, Ethel Mulinas, Meral Asiltürk, İsmail Karaer yer alıyor. 

‘Leyla’nın Evi’ sahne dönüşümlerini muhteşem sinemasal efektler ve filmler ile anlatırken, geçmişe dönen sahneleri de unutulmayan barkovizyon imajları ile canlandırıyor. Ayça Varlıer’in söyleyip dans ettiği, Zülfü Livaneli’nin Hip Hop parçası “Duisburg” ve yine Livaneli’nin şarkılarından oluşan müziklerle ve eski İstanbul görüntüleriyle; Leyla’nın gözünden İstanbul’un dünü ve bugünü anlatılıyor. Sinematografik anlatım ve müziklerle oyunun temposu artarken seyirci, değişen değerleri gözyaşları içinde sorguluyor. 

Sosyal sorumluluk projelerine duyarlılıkla yaklaşan Tiyatrokare; Leyla’nın Evi ile suça itilen çocukların topluma kazandırılmasını da hedefleyen “Sen de yardım edebilirsin” projesine de destek veriyor. Ekonomik yetersizliklerin neden olduğu eğitim eşitsizliği ile mücadeleye de katkıda bulunan oyun, sergilendiği kentlerde yerel basından büyük ilgi ve övgü alıyor. 


Eleştirmenlerden "Yönetmen Nedim Saban dekor, ışık ve müzik üçlüsüne, oyunculukları da ekleyerek, "Leyla'nın Evi'ni" o kadar güzel yönetmiş ki, oyunun sonunda özellikle romanı okumuş izleyiciler olarak ayakta alkışladık. Saban, toplumsal yazar Zülfü Livaneli'nin metnini sahneye taşımakla çok doğru bir iş yapmış" şeklinde övgüler alan oyun, 28 ve 29 Haziran'da Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu'nda İzmir’liler ile buluşuyor. İzleyicilerine Zülfü Livaneli “Leyla’nın Evi Müzikleri CD”’si ile gidecek olan bu büyük prodüksiyonun biletleri, biletix ve gişeden temin edilebilir.

Efe Önbilgin’in otel kaçamağı

Kızı Ayşe’nin annesi Deniz Akkaya’ya restoranda tokat attığı iddia edilen Efe Önbilgin önceki akşam Bebek Otel’den bir kadınla çıkarken görüldü. Fotoğrafları çekilirken Önbilgin hiç oralı olmazken kız arkadaşı yüzünü kapattı.

EL ELE MUTLULUK POZU VERMİŞTİ
DENİZ Akkaya-Efe Önbilgin cephesinde hergün yeni bir bomba patlıyor. 5 aylık kızları Ayşe’nin doğumundan sonra ilişkilerini bir dargın bir barışık sürdüren Akkaya ile Önbilgin, iki hafta önce Asmalı mescit’te el ele mutluluk pozu verdi. Ardından geçen hafta Efe Önbilgin’in başbaşa yemek yedikleri bir restoranda evlilik konusu açılınca sinirlenip Deniz Akkaya’yı tokatladığı haberleri gündeme bomba gibi düştü.

ÖNCE KADIN SONRA ÖNBİLGİN ÇIKTI

HAFTAsonu Bodrum’da tek başına tatil yapan Efe Önbilgin, önceki akşam İstanbul’da Bebek Otel’de bir kadınla görüldü. Önce kız arkadaşını otelden dışarı gönderen Önbilgin, daha sonrakendisi çıktı. Şoförün kullandığı otomobilin arka koltuğuna oturan Efe Bey, fotoğrafları çekilirken hiç oralı olmayıp cep telefonuyla ilgilendi. Kız arkadaşı ise yüzünü kapattı. İkilinin otelin barından mı yoksa otelden mi çıktığı anlaşılamad

10 Haziran 2010 Perşembe

Hakkari ve Osmaniye’de roketli saldırı

Terör örgütü üyeleri, Yüksekova çıkışındaki polis noktasına roketli saldırı düzenledi. Saldırıda, roketin yola düşmesi nedeniyle can ve mal kaybı olmadı. 
Kısa süreliğine trafiğe kapanan Yüksekova-Şemdinli kara yolu, incelemenin ardından yeniden açıldı. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
ASKERİ LOJMANA SALDIRIBir başka saldırı haberi de Osmaniye'den geldi. Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah, Kanlıgeçit Jandarma Komutanlığına yapılan ve komutanlık binası yanındaki askeri lojmana da isabet eden saldırıda, bir asker eşinin yaralandığını bildirdi.
Cerrah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmaniye-Gaziantep D-400 kara yolundaki Kanlıgeçit Jandarma Komutanlığına terörist saldırısı olduğunu, komutanlık binasının yanındaki askeri lojmanlara isabet eden saldırıda, ilk belirlemelere göre bir asker eşinin yaralandığını belirtti.
AA

Sıcaklarda gözlere dikkat

Yaz aylarının gelmesiyle göz sağlığını olumsuz etkileyen konuların altını çizen Yeditepe Üniversitesi Göz Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda Çiftçi, özellikle bu aylarda dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili bilgi verdi.

Yaz aylarında kuvvetlenen güneş ışınlardan gözü korumak gerektiğine dikkat çeken Dr. Çiftçi, herhangi bir gözlüğün ya da kontak lensin bu anlamda işe yaradığını belirtiyor. “Gözün önüne herhangi bir cam dahi koysanız, gözü kısa dalga boylu zararlı ışınlardan korur. Koruma derecesi camın kalitesine göre artar. Daha iyi camlar görme kalitesini artırır. Daha düşük kaliteli gözlükler ise göz sağlığını olumsuz etkilemez, sadece görme kalitesini düşürebilir” diyen Dr. Çiftçi özellikle numaralı gözlük ya da kontakt lens kullanmayan kişilerin güneş gözlüğü kullanmayı ihmal etmemesi gerektiğini ifade ediyor. Dr. Çiftçi, küçük yaşlardaki çocuklarda gözlük kullanımı zor ise şapka takmanın da faydalı olabileceğini söylüyor.

Günlük kontak lens kullanılmalı

Yaz aylarında kontakt lens kullanan kişilerin de dikkat etmesi gereken bazı durumlar olduğunu belirten Dr. Çiftçi, “Kontakt lensle denize ve havuza girilmesini önermiyorum. Çünkü kontakt lens gözdeyken göz mikrop kaparsa, enfeksiyon farkedilmeden ilerleyebilir” diyor. Yazın aylık yerine günlük kontakt lens kullanılmasını tavsiye eden Dr. Çiftçi “Günlük lenslerde denize ya da havuza girseniz de atıp yenisini taktığınız için allerji ya da enfeksiyon riski azalmış olur” diyor.

Gözlerde allerji sorunlarının da mevsimlerin değişmesi ile arttığına dikkat çeken Dr. Çiftçi, polenler nedeniyle göz allerjilerinin ilkbahar aylarında daha sık görüldüğü bilgisini veriyor ve bu dönemde yan etkisi bulunmayan antihistaminik damlalar kullanılabileceğini belirtiyor. Dr. Çiftçi ayrıca havuzdaki kimyasalların da allerjiye neden olabileceğini hatırlatarak, yüzme gözlüğü kullanılmasını öneriyor.

Enfeksiyon riskinin yaz aylarında arttığına dikkat çeken Dr. Çiftçi, denize ve havuza girerken gözlük takılmasının bu riski azaltacağını ifade ediyor. Dr. Çiftçi ayrıca yazın özellikle çocukların daha hareketli bir hayat yaşaması sebebiyle artan kaza ve göz yaralanmalarına karşı da uyarıyor.

YÖK’ten üniversite adaylarına kontenjan müjdesi

YÖK Başkanı Özcan’dan üniversite kontenjanları ile ilgili açıklama

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversitelerin kontenjanlarında 2010-2011 akademik yılında yüzde 5 civarında artış olacağını söyledi...

YÖK Genel Kurulu, Prof. Dr. Özcan başkanlığında toplandı. YÖK'teki toplantıya yemek arası verildiği sırada Özcan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Toplantıda, YÖK üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay'ın meslek yüksek okulları ve teknoloji fakülteleriyle ilgili iki ayrı sunum yaptığını ifade eden Özcan, üniversitelerin kontenjanlarını görüşmeye daha yeni başladıklarını söyledi.
Özcan, gelecek eğitim öğretim yılı için üniversitelerin kontenjanlarında yüzde 5 civarında bir artış olacağını belirterek, karar alındıktan sonra açıklama yapılacağını bildirdi. (A.A.)

9 Haziran 2010 Çarşamba

iPad kullananlara büyük şok

Teknoloji sitesi Valleywag'in haberine göre, aralarında New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, Beyaz Saray Genel Sekreteri Rahm Emanuel, New York Times genel direktörü Janet Robinson gibi isimler, yüzlerce şirket yöneticisi, askeri veya siyasi yetkilinin bulunduğu 114 bin kişinin e-mail adresini bilgisayar korsanları ele geçirdi.

Bilgisayar korsanlarının, iPad'in 3G ağına bağlandığı cep telefonu operatörü AT&T'nin sistemindeki bir açıktan faydalanarak bu bilgileri elde ettiklerini belirten teknoloji uzmanı site, sorunun 3G erişimli iPad bilgisayarına ve AT&T aboneliğine sahip olanları ilgilendirdiğini kaydetti.

AT&T şirketi de bir açıklama yayınlayarak, güvenlik sisteminde açık bulunduğunu kabul etti ve kullanıcılardan özür diledi.

Apple şirketi, geçen ay sonunda, piyasaya çıktıktan iki ay sonra 2 milyon iPad sattığını açıklamıştı.
Rusya, alkol kullanımından ölümleri azaltmak için, ucuz votkaların fiyatlarını yüzde yüz artırma yoluna gidecek.. Rusya'da yapılan araştırmalarda yılda 500 bin Rus alkol bağlantılı hastalıklardan ölüyor..
Votkaya yüzde yüz zam
Rusya Maliye Bakanı Sergey Şatalov, Moskova'da gazetecilere yaptığı açıklamada, bakanlığın votka satış fiyatlarını kademeli olarak iki katına çıkarmayı hedeflediğini söyledi.
Şatalov, bu önlemler sonucunda fiyatı 89 ruble (4,48 lira) en ucuz yarım litrelik votkanın fiyatının 2013 yılına kadar en az 200 rubleye (10 lira) yükseleceğini kaydetti.
Votkanın ucuz olmaması gerektiğini ve bu önlemin hükümetin alkol suistimaliyle mücadele anlamına geldiğini belirten Şatalov, bakanlığın ülkedeki sigara fiyatlarının da gelecek 3 yıl için her yıl yüzde 30 oranında arttırılması tavsiyesinde bulunduğunu vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, göreve gelmesinden sonra ülkedeki ilgili kurumlara, alkol bağımlılığının önüne geçilmesi talimatını vermişti
Rusya'da yapılan araştırmalarda, Rusya genelinde kişi başına 9,8 litre olan alkol tüketiminin başkent Moskova'da 24,4 litreye yükseldiği göze çarparken, yılda yaklaşık 500 bin kişi de alkol ile ilintili hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor.

Beyaz ve Tanem nişanlandı mı

Beyazıt Öztürk sevgilisi Tanem Sivar'ı annesi Nurten Hanım ile tanıştırdı ve onayını aldı. Annesinden veto yiyen bir çok kişiyle ilişkisine son veren Beyazıt Öztürk onayı alınca kameralardan kaçmadan aşkını yaşamaya devam etti. İkilinin yakın çevresinden gelen bilgilere göre Beyazıt Öztürk ve Tanem Sivar nişanlandı. Düğün hazırlıklarına başlayan çift büyük bir törenle dünya evine girecekler. 
Ayakligazete.com'un haberine göre, bu yaz gerçekleşecek düğün için 'Esma Sultan Yalısı'nı düşünen çift, yalıyı gezdi. Evlilik hazırlıklarını tam gaz sürdüren çift birlikte yaşayacakları evi de aramaya başladılar.

Ebru Şallı pilatese devam edecek

İkinci kez anne olmaya hazırlanan Ebru Şallı, heyecanlı günler yaşıyor. Bir erkek bebek bekleyen Şallı; hamileliğinin nasıl gittiğini, nasıl beslendiğini ve kendisine nasıl baktığını anlattı...

İkinci kez anne olmayı beklemek ne hissettiriyor?
Muhteşem güzel bir duygu. Kadın olmanın bu yönü bence çok güzel. Esasında plansız bir hamilelik, hatta biraz da geç öğrendik. Yedi haftalıktı öğrendiğimizde...

Öğrendiğinizde de hemen açıklamadınız yanılmıyorsam...
Evet, çünkü öğrendikten sonra insan şoke oluyor. Plansız olunca 'Ne yapmalıyım?' diye düşünüyorsun. Bir de hamileliği duyurmak için bir sürecin geçmesi gerekiyor bence. Zaten ünlü olmayan birçok insan da bunu yapıyor. Sonuç olarak bebek sürpriz oldu bize ama kısmet işte.

İkinci çocuğu düşünüyor muydunuz?
Şu an için düşünmüyorduk öyle bir şey. 32 yaşındayım, belki 35'ten sonra olabilir diye arada bir söylüyordum ama Harun pek oralı olmuyordu açıkçası. Yani iki-üç yıl içindeki planlarımızda yoktu. Olunca da tabii 'hoş geldin' durumu oldu.

Oğlunuz Beren'e kardeşi olacağını nasıl söylediniz?
Bu konuda bir sorunumuz olmadı, çünkü Bero'nun 'Ben neden ikiz değilim?' gibi bir şikayeti vardı. Harun da ona, 'Allah verirse oluyor, ikiz ısmarlama olmuyor oğlum. Ama kardeşin olmasını istersen bir iyilik düşünebiliriz' diyordu. Beren kardeşi olmasını kendi istedi yani. Hamile olduğumu öğrenince, 'Sabah çıkmış olur mu?' diye sordu (gülüyor).

NE YAPIYORSAN DEVAM ET
İlk hamileliğinizde çok az kilo almıştınız, değil mi?

Yedi kilo aldım.

Şu an kaç kilo almış durumdasınız?
Doktorum son tarttığında bir buçuk kilo almıştım.

İlk hamileliğinizde sırf kivi yediğiniz falan yazılmıştı. Herhalde şimdi de sırf kiviyle beslenmiyorsunuzdur...
Yok öyle bir şey. Bana 'Ne aşerdin, en çok ne yedin?' diye sorduklarında; 'Kivi, portakal çok yedim, turunçgillere düşkünlüğüm oldu' demiştim. Buradan çıktı o laflar. Kiviyle olur mu sadece, her şeyi yemen gerekiyor. Ben ilk hamileliğimde de çok sağlıklı beslendim. Doktor kontrolündeydim, diyetisyene de gidiyordum. Altı aylık hamileyken gittiğimde diyetisyen bana, 'Ne yapıyorsan devam et, yağ oranın güzel, eminim çok güzel süt vereceksin' dedi. Gerçekten ben Beren'i sekiz ay emzirdim, altı ay da hiç su vermedim. Sapsarıydı sütüm, yağ oranı demek ki oldukça iyiydi. Yanlış bir şey kesinlikle yapmadım.

Beren'i erken aldırdığınız bile söylendi...

İnsan yapar mı öyle bir şey! 'Vücudu bozulmasın diye erken aldırdı' bile dediler. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi, insan canının parçasına zarar gelsin ister mi? Bebek yola girmiş, doktor 'Dur bakayım, bir hafta daha var' mı diyecekti?

Altı ayda bir buçuk kilo almanızı neye bağlıyorsunuz; genetik mi, yedikleriniz mi, pilates mi?
Pilatesin etkisi olduğu kesin. Ama sağlıklı besleniyorum ben. Mesela şimdi çantama baksanız, içinden çikolata çıkar. Yani çikolata yemeyen, ot gibi beslenen biri değilim. Yerine göre tatlı da yerim. Metabolizmam hızlı çalışıyor. Yıllardır aynı kilodayım, aynı şekilde besleniyorum. Üç kilo al, beş kilo ver tarzında bir bünyem yok. Sağlıklı beslenince, spora da vakit ayırınca kilonu istediğin seviyede tutabiliyorsun. Mesela Çağla (Şıkel) 5.5-6 kilo almış hamileliğinde. Ama bunun için hiçbir çaba sarf etmediğini söylüyor. Ona, 'Ben kurtuldum, top sende artık' diye espri yapıyorum. Sonuçta düzenli spor yapan, güzel beslenen insanlar sağlıklı ve güzel olur, bu kadar basit bir şey bu.

KİLOYA TAKILMIYORUM
Bu hamileliğinizi tamamladığınızda da az kilo almış olursanız, aynı laflar yine çıkacak diye korkuyor musunuz?
Bu hamileliğimde iştahım daha açık, daha çok yiyorum. O yüzden daha fazla alabilirim, bunu da hiç dert etmiyorum. Bunda da yedi değil, 10 olsun, 12 olsun, ne yapayım. En azından 10 kilo olur inşallah da insanlar üstüme gelmez; gazaplarından, dillerinden kurtulurum. Ben hiç takılmıyorum kiloya. Belli bir beslenme sisteminde yaşıyorum zaten, bunu artık hayat biçimim yaptım.

Hamilelikte bakım çok önemli. Siz kendinize nasıl bakıyorsunuz?

Aşırı bir şey kullanmıyorum. Hamilelerin zaten aşırı bir şey kullanmaması gerekiyor. Ürünlere mutlaka dikkat ederim. Zaten yıllardır Murad ürünleri kullandığım için yine Murad kullanmaya devam ediyorum. Beren'de olmamıştı ama bu sefer cildimde çok fısırtı oldu. Ondan dolayı yağlı ürünler kullanmamam gerekiyor. Muhakkak koruyucu kremler kullanıyorum, 30 faktörün altına düşmemeye çalışıyorum.

Karnınız hiç çıkmamış gibi. Bunu dert ediyor musunuz?
Hiç de yok değil, biraz var bana göre. Hatta kadınlar espri yapıyor; 'Evde mi bırakıp geliyorsun, nerede bu?' diyorlar. Biraz yapıyla ilgili olabilir. Beren'de de altıncı ayda falan hamile olduğum belli olmuştu.

Nasıl besleniyorsunuz, aşerdiniz mi?
Çok iyi besleniyorum. İştahım arttı ve yemekler daha lezzetli geliyor. Yeşil erik yerken bile sanki çikolatalı sufle yer gibi lezzet alıyorum. Bir de Beren'le birlikte yaptığımız çıtır çıtır pizzalara bayılıyorum.

HAMİLELİK HASTALIK DEĞİLDİR
Pilatese devam ediyor musunuz?

Program bu ayın sonuna kadar devam edecek. Çünkü sponsorluklar, yapılan anlaşmalar var. Bir de izleyicinin çok büyük bir beklentisi var. 'Ben hamileyim' deyip bıraksaydım ya da direkt hamile pilatesine çevirseydim programı, izleyici hayal kırıklığına uğrardı. Şimdi bir hamile pilatesi DVD'si üzerinde çalışıyorum.

BUNLAR KALMADI
Hamileliğinizin sonuna kadar pilates yapmayı düşünüyor musunuz?

Hamile pilatesi yapmayı düşünüyorum. Eğer hamileliğim Beren'deki gibi devam ederse kesinlikle yaparım. Zaten ben pilatese Beren'e hamileyken, hamile pilatesiyle başlamıştım. Çok rahat bir hamilelik geçirdim. Son derece sağlıklıydım, Beren de çok sağlıklı doğdu. Her ne kadar 'Erken doğdu' gibi şeyler yazılsa da, ben 37'nci haftada doğum yaptım. Bu da çok normal bir süreç. Genelde sezaryen doğumlar 38'inci haftada oluyor. Beren bir hafta kadar erken doğdu ama sanki üç ay erken doğmuş gibi yansıtıldı. Beren o kadar sağlıklıydı ki, ertesi gün sünnet oldu.

Anladığım kadarıyla hamilelik sizin hayatınızı kısıtlamıyor...
Sağlığım elverdiği sürece, evet. Daha eylül sonuna kadar zamanım var. Hamile pilatesi, hamile yogası, yürüyüş, yüzme; bunları sağlığım elverdiğince yaparım. Çünkü hamilelik bir hastalık değil. Bazı insanlar hastalık gibi nitelendiriyor. 'Hamile yatmalı, iki kişilik yemek yemeli' diyorlar. Artık böyle bir şey kalmadı.

8 Haziran 2010 Salı

Fenerbahçe onu ikna etmeli

Uruguaylı forvet Diego Forlan'ın Fenerbahçe'nin yaptığı teklifi kabul etmesi, sevgilisi Zaira Nara'yı da ikna etmesine bağlı.
Fenerbahçe'nin hedefindeki isimler arasında yer aldığı iddia edilen Diego Forlan'ın Atletico Madrid ile 2013 yılına kadar sözleşmesi bulunuyor. 31 yaşındaki Uruguaylı kendine gelen teklifleri her fırsatta Madrid'de kalma gerekçesini öne sürerek, geri çeviriyor.
Sevgilisini ikna etmesi gerekiyor
Forlan'ın kız arkadaşı ünlü model Zaira Nara'nın İspanyol televizyonunda yeni bir show programına başlıyor olması ve bu nedenle Madrid'den ayrılmak istememesi ünlü golcünün elini kolunu bağlıyor. Her ne kadar Fenerbahçe Kulübü, Uruguaylı yıldız ile ilgilenmediklerini açıklasa da, Aziz Yıldırım ve ekibinin Zaira Nara'yı bir şekilde ikna etmesi gerekiyor.

Gülen’in Türkiye tasarımına aykırı


Gülen Cemaati’nin Türkiye için kendince bir tasarımı var. Bu tasarımı kabaca söylersek; mevcut laikliğin önemli oranda budanmış hali. Onlar genelde ‘İslam ile barışık bir laiklik’ derler ama budanmış hali...

Ne kadar geçmişi unutulmuş olsa da AKP içinde Başbakan’ın temsil ettiği bir grup hâlâ Milli Görüş arka planına dayanarak konuşabiliyor, tavır alabiliyor. Bu da Gülen Cemaati’ni ürkütüyor, korkutuyor...


Dünkü konuşmamızda, ”İsrail’e askeri bir eğitim almadan kafa tutmak kaba bir romantizmdir. Elinizdeki sopayla askercilik oynayamazsınız. O gemidekiler onu yaptılar” dediniz...

Evet. Bu anlamda İsrail’in yaptığı cinayettir. Ama hükümetin yaptığı da gaflettir. Niye? Hükümet, bu noktaya gelineceğini çok hesaplamasa da biliyordu. Çok net olmayan bilgilerime göre, MGK toplantılarında askerler bu türden bir tehlikeye işaret etmişler ama hükümetteki bakanların bir kısmı, “Yok böyle tehlike” diyebilmişler.


Peki, AKP milletvekillerini neden gemiye bindirmekten vazgeçti sizce?

Çünkü artık ok yaydan çıkmıştı. Gaflet orada başlıyor zaten. Hükümetin gemidekileri himayesiz göndermesi önemli bir tedbirsizliktir.


Milletvekilleri geri çekilmeseydi sonuç böyle olmaz mıydı?

En azından koruma olurdu. İsrail ile gemi arasında, elçi gelir gider, bir orta yol bulunurdu. Ama en önemlisi, benim okuyabildiğim kadarıyla AKP sonucu ne olursa olsun bu olayı, referandum ve bir sene sonraki seçime yönelik olarak kullanmayı ve toplumu bu şekilde seferber etmeyi düşündü. Yani bu diri gücün sokağa dökülmesi aynı zamanda AKP’nin ilk defa sokağa dökülen dinamizmini ortaya çıkarması açısından önemlidir.

Ama sokağa dökülen insanların çoğu Saadet Partili’ydi?

Öyle de son anketler sokağa çıkanların SP’den AKP’ye kaydığını gösteriyor. Yapılan iç hesaplarda SP’nin yükselen tabanı görülmüş ve bu tabanı AKP’ye çekmek için de bu olaya göz yumulmuş olabilir.


AKP, FİLİSTİN’İ KULLANDI

İyi ama Çağlayan Mitingi’ni de Saadet Partisi düzenledi...


Bu ayrı bir konu. Burada çok ilginç bir gelişme var, Başbakan’ın bu olayda aldığı tavırdan sonra Saadet’in tabanı da AKP’ye destek anlamında yön değiştirdi.

Yani toparlayacak olursak...

Bir; AK Parti’nin Saadet Partisi ile görülecek hesabı var. Bu hesabı bu şekilde görmüş oluyor. İki; bunu referandumda kamuoyunun yüksek oranlı desteğini almaya dönüştürüyor. Üçüncüsü de; bunu ilerideki seçimlerde de kullanacak. Ama bence iç hesap daha önemli burada.

Peki ya Ortadoğu’da ağabeylik, Filistin halkına yardım?

Bu her zaman var. İşte, Yeni Osmanlı ve ılımlı İslam ülkesi söylemleri! Tabii ki bunlar daha çok Amerika’nın projesi. Arap ülkelerine mesaj veriliyor bu şekilde. Çünkü ancak birisini kahraman yaparsanız Araplar’ın gözünde, o modeli benimsetebilirsiniz. Yani Türkiye’deki “ılımlı İslam” modelini ancak böyle benimsetebilirsiniz. Yoksa sessiz sedasız, ruhsuz bir modeli ne yapacaksınız, ki bence bu son olayın içinde böyle bir hesap da var. En azından Amerika ve Batı açısından. Ama kısa vadeli iç hesaplar çok daha önemli. Çünkü AKP’ye oy veren taban, dinamik, hiç bu kadar kitlesel biçimde sokağa inmemişti. Bu ne anlama geliyor? İleride Türkiye’de iç hesaplaşmalarda halk kimin yanında olacak? Diyelim ki askerlerle hesaplaşmalarda? İşte o zaman bu sokağa dökülen güç AKP için önemli bir silah olacaktır.

İyi ama ben miting alanlarına gittim, insanlarla konuştum. Çoğunluk Saadet Partili’ydi ve Erdoğan’a da çok tavırlıydılar. “Yeteri kadar sert tepki vermiyor” diye.

Ama sonra sert tepki verildi Konya’da ve Meclis’teki konuşmada. Konya öncesi AKP’den Saadet’e fikirsel bir kayma, düşünsel bir sempati vardı... Belki de AKP, Saadet’teki yükselişi gördü, ki görmüştür, bunu tersine döndürmeyi başardı. Bakın, bu olayın üç boyutu var; şimdi Kılıçdaroğlu’nun çıkışı gibi yeni bir olgu var. Saadet yükselişte. İslamcı yazarlar uzunca süredir, “AKP’nin artık burjuvalaştığını, zenginleştiğini, fakir fukaradan, merdiven altındaki türbanlıdan koptuğunu” yazıyorlar. Bunların başında da Ali Bulaç var. Keza Abdurrahman Dilipak... Bire bir böyle söylememiş olabilir ama bir yazısında mealen şunu kastetti. ”Bu Ergenekon’dan hesap sorma değildir. Bir derin devlet yıkılıyor. Bizimkiler kendi derin devletini kurmak istiyorlar. Bir burjuvazi yıkılıyor, burada TÜSİAD kastediliyor, bizimkiler kendi sermaye grubunu yaratmaya çalışıyorlar!“ Bir serzeniş, şikayet ve eleştiri var. Bunların hepsini içine al; Kılıçdaroğlu geliyor, Saadet’in kendine göre bir rüzgarı var. Çok daha önemlisi; şu anda bence ABD, AB hâlâ AKP’yi güçlü biçimde destekliyor ama burada kritik nokta, ”Acaba yavaş yavaş bölgedeki faaliyetleri, özellikle Ermeni politikaları nedeniyle bizden uzaklaşıyor mu? Eksen kayması mı oluyor? Acaba AKP’ye bu kadar destek vermekle, bu sivil vesayet, dikta meselelerinden ötürü, biz haksızlık mı yaptık? Acaba AKP’yi biraz geriletsek mi ya da ayağını kaydırsak mı?“ tartışmalarının olduğu bir yerde şöyle bir mesaj da verilmiş olabilir: ”Bakın kitle benim arkamda. Hâlâ ben en kuvvetliyim!

Peki sizce Fethullah Gülen’in açıklamaları ne anlama
geliyor?


Amerika’da yaşayan, Amerikalı düşünce gruplarıyla işbirliği halinde çalışan birisinin Amerikan çıkarları çerçevesinde düşünmesi eşyanın tabiatına aykırı değildir. Gülen’in Amerikalılarla bizzat Ortadoğu üzerine fikir alışverişleri, projeler yaptığı bilinen bir gerçek. Dolayısıyla bu ortak projelerde eğer birbirlerine uyum göstermiyorlarsa zaten ilişkiyi bu kadar sıcak devam ettirmezler. Demek ki ortak paydaları fazla. Şimdi işin bir yanı bu. İkinci yanı; Gülen Cemaati’nin Türkiye için kendince bir tasarımı var. Bu tasarımı kabataslak söylersek; mevcut laikliğin önemli oranda budanmış hali. Onlar genelde ’İslam ile barışık, din ile barışık bir laiklik’ derler ama budanmış hali...

Şeriat mı getirmek istiyorlar?

Ben buna birebir ’şeriatçılık’ demiyorum, başvuru kaynağını, önemli motiflerini, güdülerini dinden alan bir devlet ve yönetim anlayışı Gülen Cemaati’nin istediği. Bunu da işte Abant Toplantıları’nda “Hoşgörü, dinlerarası diyalog, huzurlu, çatışmasız bir Türkiye” gibi dünyaya model olabilecek söylemlerle anlatıyorlar. Gülen’in anlayışı, perspektifi ve dünya algılamasına dair çok sayıda konferans düzenleniyor, bunları izliyorum. Bu konferanslarda, “Gülen’in bu barışçıl, hoşgörülü anlayışı dünyaya hakim olsaydı bütün meseleler çözülürdü” türünde bir anlayış pazarlanıyor. Çünkü günümüzde bir fikri söylemeniz yetmiyor, bir de bunun pazarlaması, kamuoyuna mal edilmesi gerekiyor. Bunun için çok ciddi çabalar var. Şimdi böyle bir şey tasarlarken Gülen, aslında bütün Türkiye’deki gelişmeler, tam da kıvamına getirilmişken, sokağa da böyle bir anlayış egemenken, yani toplum tabandan kuşatılarak, ki buna “Anonim İslam” da deniliyor, devletin her kademesi, tepesine kadar kuşatılmış ya da her tarafında örgütlenen bu anlayış hakimken işler tersine döndü.

7 KİŞİDEN BİRİ CEMAAT’TEN

Bu önemli, çünkü Ömer Lütfü Mete ölmeden önce bana demişti ki, “Bugün hükümetin, devletin bürokrasisindeki her 7 kişiden birisi cemaat sempatizanı ya da mensubudur.” Bunların hepsine bir arada baktığınızda; Cemaat kendine göre bir rota çizmiş, bir tasarımı var, o tasarıma göre de neredeyse de artık yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş. Ama ne oluyor? Milli Görüş arka planlı İHH ve benzeri örgütler çıkıyor, hükümeti de peşinden sürüklüyor ve birden sokağa hakim oluyor, Türkiye kamuoyunun, dünya kamuoyunun gündemini değiştiriyor. Demek ki, bu sefer o modele olumsuz yansımaları olacak bunun. Yani Gülen Cemaati’nin tasarımını olumsuz etkileyecek. İki; Gülen Cemaati’nin kurgusunda hep Amerika var, dünya politikasının dümeninde olan Amerika. Türkiye artı İsrail, bu bölgede ne yapıyorsa işbirliği ile yapıyor diye kendine göre bir politikası var. Ve o politik oyun da şimdi bu gelişmelerle bozulmuş oluyor. Bir artı daha; işte Türkiye’deki iç gelişmelerin hepsini ard arda toplarsanız, Ergenekon’da gerçek suçlular var bu ayrı bir konu, ama aynı zamanda Ergenekon bir korkutma, bir suçlama aracına dönüştü... Demek ki bir tasarı, yani bir kurgu, şimdiye kadar oluşturulagelen bir paradigma sürpriz bir şekilde bozulmuş oluyor. Ve Gülen Cemaati’nin ayrıca Milli Görüşçü’lerle yıldızlarının hiç barışmadığı da biliniyor.

Kısacası AK Parti Filistin direnişini kullandı mı?

Kuşkusuz bunun içinde Filistin ile dayanışma, vicdan ve insanlık denen şeyler de var ama kullandı.


Ak Parti’nin Saadet’le görülecek hesabı var

 Gülen Cemaati’nin yıldızı AKP ile barışıyor mu?


Barışmadığı biliniyor... 28 Şubat’ta Gülen, Erbakan’ı eleştiren şeyler söyledi bunu biliyorsunuz. Sonra, buna ilişkin özeleştirimsi bir şey yaptı ama bu çok da fazla yankı bulmadı. Ayrıca Gülen, Milli Görüş’ün siyasete bakışını tehlikeli buluyor. Çünkü ona göre Milli Görüş, tepeden iktidarı alacak ve tabanı öyle yapılandıracak, kendisine göre kurgulayacak... Yani Milli Görüş’ün toplum mühendisliği tepeden! Genelde Kemalizme yönelik eleştiriler de hep öyle olur ya, tepeden inme devrimlerle cumhuriyeti getirdiler diye, onlar da aynı şekilde muhafazakârlığı getirmek istiyorlar. Dolayısıyla bu projenin içinde halk yoktur. Gülen Cemaati’ne göre de Milli Görüşçüler tepeden bir toplum mühendisliği tasarımına sahipler. Halbuki Gülen Cemaati, tabandan tepeye doğru bir toplum mühendisliği tasarlıyor. İşte, orada siyasete, iktidara bakışları ve topluma egemen olma anlayışlarında bir farklılık var. Diğer yönü, cemaatler arası rekabet. Yani hiçbir cemaat diğer bir cemaatin kendi önüne geçmesini istemez.

Buradan son duruma gelirsek... Tasarım bozulmasına, dikkat ederseniz Filistin meselesi nedeniyle Türkiye tarihinde hiç bu kadar kitlesel, dar anlamda siyasal İslam’ı simgeleyen halk sokağa dökülmemişti. Bu, Gülen Cemaati’ne göre Türkiye’de sinmiş, geri plana itilmiş olan laik-dindar çatışmasını uyandırabilir ve yeniden laiklik-İslam çatışması ön plana çıkabilir, ki bu Gülen’in tasarımına aykırı. Şimdi burada her ne kadar geçmişi unutulmuş olsa da AKP’nin içinde o Başbakan’ın temsil ettiği bir taraf ya da grup hâlâ Milli Görüş arka planına dayanarak konuşabiliyor, tavır alabiliyor.

Yani Erdoğan Milli Görüş gömleğini çıkarmadı mı?

İşte dediğim gibi... Bu da, Gülen Cemaati’ni korkutuyor, ürkütüyor tabii. Mesela ben geçmişte yine İslami kesimden önemli bir şahıs ile konuşmamda şöyle bir yorum işitmiştim, Gülen Cemaati ile Başbakan’ın temsil ettiği grup, zihniyet arasında ciddi bir kapışma olmuştu. Onu tümden destekleyenler, üç-dört sene önce desteklerini çekecekken ne olduysa son anda vazgeçtiler. Bu da şunu gösteriyor; aralarında müşterek zeminler var ama ayrılık noktaları da var. Dolayısıyla ayrılık noktaları bugün biraz daha su yüzüne çıkmış bulunuyor.

Bunu da Fethullah Gülen’in “İsrail devletinden izin alınmalıydı” eleştirisinden anlıyoruz. Öyle mi?

Evet. AKP içinde Gülen Cemaati’ne daha yakın düşünen Anglosaksoncu bir ekip var.

Abdullah Gül onların içinde mi?

Ben özel bir isimden bahsetmiyorum... Fakat o isimler arasında Erdoğan’ın olmadığı kesin. Şöyle diyeyim; bu Anglosaksoncuların bir ucu da Suudi Arabistan’a dayanır. O ekseni, yani Londra, Suudi Arabistan, Washington eksenini temel alırsak, o eksende Anglosakson zihniyetin olduğunu biliyorum. Ben olayları, açıklamaları böyle yorumluyorum ve burada sadece soru soruyorum şu anda: “Acaba bu açıklamayı yapan Gülen Amerika’daki bazı odaklardan önemli sinyaller mi aldı? Koku mu aldı? Başbakan’ın suyu ısındı mı?” Bilemiyorum ama bunu da bir ihtimal olarak düşünebiliriz.
zayıflama sohbet - zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh zayıflama lida fx15 ve biber hapı zlfvbh fatmagülün suçu ne - dizi izle dizi izle mp3 dinle mp3 indir film izle yabancı dizi kral oyun Sohbet Siteleri Sohbet mynet sohbet I escort really bayan escort do not understand vip escort the business istanbul escort I know, but ankara escort really I do not izmir escort know Can.